mimar sinan süleymaniye
Geçti Bu Demde Cihandan, Piri Mimaran Sinan
Mart 25, 2020
Taksime Adını Veren Maksem
Mart 25, 2020

Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi

otomobil müzesi

Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi

Ayağınızı yerden kessin yeter öyle mi?

Hiç sanmıyorum 

Çocukluğumun Amerikan filmlerinin en güzel hatıralarıydılar bu otomobiller. Türk sinemasının özellikle siyah beyaz zamanlarından da bir parça anımsıyorum, daha çok baş rolü şöför olan filmlerden. Sadri Alışık’a yakışıyordu en çok dolmuş içi sahneler, hani o biraz da gırgıra vuruyordu ya işi, sevdiriyordu, özendiriyordu adeta şöförlüğü. Sonra Nebahat’in Fatma Girik’li renklendirilmiş hâlleriyle Sadri Baba’nın tatlı diline rağmen, rengin bu otomobillere ne çok yakıştığını farketmiştim. Fakat ekran dışında maalesef ancak birkaç kez, bizzat koltuklarına oturma tecrübesini de yaşadığım en yakın akrabaları – sanıyorum 8-10 yaşlarında olacağım o sıra- Üsküdar Zeynep Kamil’den kalkan domuşlardı. Turkuaz ya da siyah renkli, sarı şeritli, içi genişçe, kocaman direksiyonlu, yüksek tavanlı ve garip vitesli kuzenleri…
Aslında arabalardan çok anlamam fakat çıkardıkları ses dahi bir başkaydı. Zaten çocuğum, hafızama kazınacak illa ki bir şeyler fakat tesadüfe bakın öyle bir zamanına denk geldik ki asrın, on yıllar öncesinin estetik harikası otomobilleri yalnızca birer oturgaçlı götürgeç miydi neydi, onlara dönüştüler gözlerimin önünde. Tam da ”Parliament cinemaclub” pazarlı yıllarda. Okul öncesi son tatil gecesinde Amerikan filmlerinin akla zarar otomobilleriyle kendimizden geçerken, sabah okul yolunda bir tek minibüslerin korna sesleri kendine has, geri kalanı sahiden oturgaçlı götürgeç otomobillerin paralelinde bulurduk kendimizi.  
Oysa ki ”Chevrolet” kelimesi ne güzel geliyordu kulağa. Bu konuda milli olamayacağım kusuruma bakmayın(gerçi onlarda bizim değil ya benimsemişiz bir kere) kuş isimli arabalarla bir olur mu hiç Chevrolet? (Bizim de bir ara Devrim’imiz olmuştu fakat o bambaşka bir hikâye…) Tabi sonra sonra modetrnite ayağına, kapital hamlelerinde payı büyük, hem kalite düştü hem estetik kaygısı tüm dünyada. Bir tek Küba, o da ambargo sebebine sanıyorum hâlâ o yıllarda… Fakat yine de diyorum ya ancak filmlerde görebildim çoğunu, çocukluk işte özendim, öyle yer ettiler ki hafızamda, biraz da James Bond’un etkisi var tabi. Hem onun bindikleri bizim semtin dolmuşlarına da benzemiyordu pek. O da özendiriyordu hâliyle fakat mütevazilikten de olabilir, bu sefer milli duygularla da, biz yine de en çok Cüneyt Arkın olmak istiyorduk direksiyon başında.
2000 yılında 2000 m²’lik bir alanda ve Tarabya’da açılan ”Ural Ataman Klasik Otomobil” müzesi, bizim siyah beyaz filmlerdeki soluk hâllerinin aksine her biri cila üstüne cilalı, kaportasına bakınca kendini olduğundan daha bir güzel gördüğün ve zamanda yolculuğu mümkün kıldı kılacak bir atmosferde onlarcasını sergiliyor bu otomobillerin. Özellikle 50’li ve 60’lı yılların estetik açıdan her biri birer sanat şaheseri otomobillerine -abartmıyorum- bakmaya doyamıyor insan. Üstelik müzenin kendisi de tasarım harikası. Tam bir dönem atmosferi hazırlanmış. Amerikan otomobilleri bölümünün içine yine filmlerinden hatılayacağımız bir fast-food restorant bire bir boyutlarıyla yerleştirilmiş. Her tarafta nostalji yaşatan neon ışıklar cabası. Üst kattaki Avrupa otomobilleri bölümünde ise bir İngiliz Bar çıkıyor karşınıza. Hatta minik bir klasik otomobil yarış pisti bile var. Kütüphane, piyano ve diğer koleksiyonlar da sürpriz olsun…

Ayağınızı yerden kesecekse de illa;
1950 CADILLAC SERIES 62 CONVERTIBLE COUPE
ya da
1957 CHEVROLET BEL AIR CONVERTIBLE
ya da
1963 JAGUAR XK-E CONVERTIBLE’dan biri kessin,
benden söylemesi…

 

 

Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi İletişim Bilgileri
Adres; Ferahevler Mahallesi, Nuri Paşa Caddesi no 107. Sarıyer/İstanbul
info@atamanmuseum.com
0212 299 45 39

Oğuz SARITEPE

İstanbul tarihi ve turistik yerler

Bizi Facebook adresimizden takip edin

sehrinhikayesi@gmail.com

Comments are closed.