Küsayiş Diye Bir Kelime Var; İstanbul’un Bazı Yerlerine Nasıl da Uyar…

Göbeklitepe
Ocak 14, 2022
Montgolfier Kardeşler; Balonla İlk Uçan İnsanlar
Ocak 14, 2022

Küsayiş Diye Bir Kelime Var; İstanbul’un Bazı Yerlerine Nasıl da Uyar…

“KÜŞAYİŞ” DİYE BİR KELİME VAR

İSTANBUL’ UN BAZI YERLERİNE NASIL DA UYAR

Kendimizi ifade edebileceğimiz öyle çok şey var ki, hangisini desem ötekinin hatırı kalır. Fakat bunu yapabilmek için genellikle konuştuğumuz için, konuşma argümanımız olan kelimeler olacak bugünkü uğraşım. “Bin kelimenin bir sarılış yerine geçmediğini” de bilerek yapmaya çalışıyorum bunu.
Yaşadığım yıllar olarak kendimi bazı yönlerden şanssız hissediyorum. Şu anda şimdiki yaşımın yarısı kadar yaşamış olmayı nasıl isterdim! Oysa şimdi, mesela dünyayı karartan, ülkeyi üzen, pek çok şeyin iyi sonuçlandığını belki de göremeyecek biriyim. Bu genel anlamda düşündüğüm bir şey elbette… Dünyada adil bir düzen olabileceğini göremeyeceğim, teknik gelişmelerin pek çoğunu da. Deva bulunan dertler yok oldu diye sevinemeyeceğim mesela, yeni bilgi birikimlerinden de mahrum kalmak cabası, yapacak bir şey yok. Peki yaşanmışlığın hiç mi artısı yok? diye düşündüğümde küçükten büyüğe bir tebessümün yüzüme yayıldığını biliyorum. Olmaz mı hiç. Neler var neler… Öyle ya bir madalyonun bile iki yüzü var öyle değil mi?
Özel nedenlerimden dolayı sokakta oynayabilen bir çocuk değildim ama bizim zamanımızda sokaklar çok daha emin, insanlar daha güvenilir idi. Sokakta oynayan çocuklar vardı, ağaca tırmanan, komşu zilini çalıp kaçmayı oyun yapan, bahçelerden çiçek çalan, adı bile unutulan “elim sende”, “seksek”, “uzun eşek”, “saklambaç”, “istop”, “yakartop”u…oynayan çocuklar… Sokak aralarında, boş arsalarda çocuk sesleri yankılanırdı… Meyveler sebzeler mevsimi gelene dek özlenir, sandıktan çıkarılan elmalar-ayvalar koklanıp yenirdi. Bizim bir de kuruyemiş yeme olayımız vardı. Şimdiki çocuklar ve gençler pek alışık değil, biliyorum. Bira yanında soslu fıstıktan ve çıtır çerezden başka yenecek şey bilmiyorlar, kuruyemişi de sevmiyorlar.
Yaşam tarzı olarak bizim kuşak birkaç kuşağı birlikte yaşama şansına sahipti. Dedeler-büyükanneler torunlarını sıklıkla görürdü. Dedemle yaptığım sohbetleri unutmam mümkün değil, anneannemle de. Ne şanslıyım ki onları yaşayabildim. Keşke diyorum diğerleri de yaşasaymış da görseymişim. Babam ve annem de şimdi yaşasa idi, seksenli yaşlarının sonlarında olacaklardı, onlarla da epey birikmiş anılarım oldu. Tüm bunları yaşarken de kendimden sonraki nesli yetiştirmeye çalıştım. Ne kadar becerebildiysem artık, bilemiyorum.
Yazının başında kendini ifadeden söz etmiştim. Bu bahisle kelimeler diyeyim yine. Kendimden öncekilerin, kendi kuşağımın ve benden sonrakilerin kullandığı kelimelerden oluşan bir kelime haznem var. Hem “söz ederim”, hem “bahsederim”, “mesela” da derim, “örneğin” de. “mektep” de derim, “okul” da, bende “oluşan” ve “meydana gelen” kolkola gider, “dürdane” de “inci” de güzeldir boynumda. Hepsi güzel “sözcük”lerdr, güzel “kelime”lerdir. Birini ötekine baskın tutmam, bu bence dilin zenginliğidir ve diğer kuşaklardan kopmamak anlamına da gelen bir güzelliktir. Çocuklarım da benim konuştuğum ve hatta dedelerinin konuştuğu her şeyi anladı ve kullandı o kelimeleri , ne hoşluktur.
Hani Hz. Ali’nin olduğu söylenen bir söz vardır; “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diye. Ben kırk yıl kimsenin kölesi olamam ama, bana bir kelime öğretene sağlam bir teşekkür eder ve hep anarım onu. İşte onlardan birinin, bir zaman önce-ki bir kaç aydır- bana söylediği bir kelime vardı. Oturup kelime mi konuşur insan? demeyin, biz konuşuyoruz. Hatta kelimeleri olmayan insanları anlayamıyoruz da. Çünkü öyle önemli ki onlar, bir kelime bazan koca bir duvarı yıkabilecek bir anlamı içerebiliyor. Bazan da sevgimizi ifade etmeye yetemiyor. Oğuz ATAY aşkımdan dolayı, kırk yılı aşkın süredir kelimelerle uğraşır dururum. İnsan kendine benzer olanları görünce de başkalarına anlamsız gelebilecek şeyler konuşmaktan büyük mutluluk duyuyor. Keşke daha çok olsa öyle insanlar, o zaman kendimizi yalnız hissetmezdik.
Gelelim candanilerinin ( bile-isteye bitişik yazılmıştır, çok sevdiğim bir türetim) bana söylediği kelimeye. Kullandığı cümle haliyle: “Sen küşayiş nedir bilirsin tabii?” Hayıııır!, Bilmiyordum. Söylenişi bu kadar âhenkli, bu denli güzel ve hoş bir kelimeyi nasıl olup da bilmezdim ben? Pinterest gibi bir sitede bile en çok takip ettiğim, pin aldığım böyle bir kelime adresi iken… Üstelik de, eğer avukat değilse bu tarz eski kelimeleri bilmesi mümkün olmayan biriyken biliyordu. Hemen bakıp öğrenecektim, atladım. Sonra düşünüp bulamadım kelimenin ne olduğunu… Bu iki kez tekrarlandı ama bu sabah karar verdim, öğrenecektim. Öğrendim de , önce kelimenin ne olduğunu, sonra da anlamını. Bugün kendimi zengin hissediyorum, evet kesin öyleyim, yaşasın.!
O kelime Farsça kökenli bir kelime imiş. Küşa: Açıklık-ferahlık anlamında kullanılan bir kelime ve küşayiş de açıklık ,ferahlık veren manasında kullanılırmış. Düşünmeye başladım. İstanbul’ da kullanılırdı bu kelime belki de en çok. Hem de onu betimlemek içindi belki o kullanışlar… Çünkü her şeye rağmen, bugünkü haliyle bile insanda bu duyguları yaratabilecek bir şehir İstanbul. Kelime olarak adı ister Konstantinepolis, ister Stanboul, ister İstanbul olsun, geçmişten günümüze, o isim kelimeleri de aynı şeyi ifade ediyordu. Açıklık-ferahlık veren bir şehirdi o. İçinden deniz geçen kaç şehri var ki dünyanın? Önümüzdeki hafta zorunlu bir ziyarette, belki kısa bir sürelik olabilirse, o küşayişi de yaşamaya gidiyoruz, bir günlük de olsa güzellik güzelliktir.
Bekle bizi İstanbul, boğma, yorma, küşayişini sakınma olur mu?
Kelimeleriniz artsın eksilmesin, dağarcıktan düşenler olsa da yerine koyacaklarınız daha çok olsun…

Suna Tepe

İstanbul’a Seyahat

Eşsiz bir kültür turizmi yaşamak, tarihin bambaşka köşelerinde gezinmek, tatilinize tarifsiz güzellikler katmak için, seyahat planlarınızı İstanbul’a yapın.

İstanbul seyahatinizde nerede kalacağınıza, nereleri görmeniz gerektiği, neleri tatmanız gerektiğine dair bilgiler almak istiyorsanız bize mail atabilirsiniz. Kalabileceğiniz otellerden, yemek yiyebileceğiniz mekanlara, gezi rotanızdan, eğlence alanlarına kadar her konuda bilgiyi arkadaşlarımız karşılıksız olarak size vereceklerdir. Şimdiden iyi tatiller, iyi eğlenceler…

sehrinhikayesi@gmail.com

İstanbul Tarihi ve Turistik Yerler; Şehir İstanbul

Bizi Facebook sayfamızdan takip edin

Comments are closed.