Yarın Doğacak Dün Öldü
Ağustos 23, 2024Zaman Yolculuğu Üzerine Yapılmış En İyi 10 Film
Eylül 14, 2024
TERKETME ZAMANI
İskeletler görüyorum. Yürüyen iskeletler. İskeletlerinin üzerinde kendini efendi sanan beyinler. Nefes almayı yaşıyor sananlar. Aslında hiç olmayanlar. Amaçsızlar, gayesizler, ahmaklar…
İnsan olmayı anlayamamışlar. Akılları belinin aşağısında çalışanlar. Koşuşturan lanetliler görüyorum. Gözlerimi aldınız siz. Duygularımı, hislerimi, anlamımı… Tüm pisliğinizle kirlettiniz doğallığımı. İnsan görüyorum aslında hiç var olmayan. Uçan hayaletler… Çürümüş kişilikler
Vahşet görüyorum gülüşlerinizde. Kan görüyorum, intikam… Sevgi yerine hırs besleyen siz efendiler. Yaşadığını sanan zavallılar… Umursamaz yaratıklar. Aşağılıklar…
Yalan görüyorum gözyaşlarınızda. Kendini kandıran. Aldatan. Benciller, anlam taşımayanlar… Her bir kelimenizi küfür görüyorum. Kalem tuttuğunu sanan yalakalar…
Beyni yerine cinsel organlarıyla düşünenler görüyorum. Ahlaksızlığın şarkısını söyleyen. Dudaklarından çıkanların arkalarına kaçtığı yığınlar…
Yüreğini para ile kaplayan firavunlar. Paranın peşinde her şeyi yapabilecekler… Akıl hastaları. Ruhlarını satmışlar. Benliklerini tarihte unutmuşlar…
İskeletlerinin üzerine giysi giydiklerinde kendini adam sananlar. Adam olmanın ne olduğunu bilmeden kravat takan milyonlar. İnsanlıklarını ceketlerine satanlar…
Bir ağaç kadar yaşama tutunamayanlar… Kök salamayan topraktan kopmuşlar. Köksüzlüklerinde sonunu hazırlayanlar…
Şimdi terk etme zamanı. Binlerce yıl önce unuttuğunuz içinizde ki son insanlığı. Dökün içinizde ki son insanlığı da beyninizin kanalizasyonuna…
Kokuşmuşlar görüyorum. Pislikler, bataklığa saplanmış dengesizler…
İnsan kırıntıları görüyorum… Ufalmış, ufaldıkça görünmez olmuş. İskeletleri bile kırıntılanmış.. .
Yarınları unutturdunuz bana.. Yaşamın anlamını unutturdunuz. Döktüğünüz kanlarda boğuluyorsunuz. Bilim dediğiniz silahlarla yok oluyorsunuz. Bizim dediğiniz evinizden kovuluyorsunuz. Ölüyorsunuz. Yok oluyorsunuz. Soyunuzu kaybediyorsunuz. Tükeniyorsunuz….
Düşünebildiğinizi sandınız siz. Binlerce yıldır ne olmadığınızla değil ne olduğunuzla açıklandınız kendiniz. Beni de aldınız aranıza. Bana da aynı sıfatı verdiniz. Siz düşünen hayvanlardınız. Hayvan demeyi aşağılık sanıp kendinize yeni bir yer açtınız. Siz insandınız. Ne olmadığınızı unuttuğunuzda ne olduğunuzda kayboldunuz.
Şimdi yok olma zamanı… Ne olduğunuzun sizi yok etme zamanı. Felaketlerin, salgınların zamanı. Çaresizliğin… Bitmişliğin…
Sadece birkaç on yıl kaldı gerçekliği fark ettiğinizde dönüşsüzlüğünüzün.. Onca bebek kokusunun daha bilmeden geleceğine attırdığı çığlıkları atmaya. Onca bu gezegende sizin gibi hakları olanları yok ederek attırdığınız çığlıkları atmaya.
Bırakın yaşamasın sizden olmayan. Bırakın umursamayın onca yanan canı. Bir insanı, bir hayvanı, bir yaşamı. .. Siz kendinizi efendi sanmaya devam edin. Tıkayın kulaklarınızı yok oluyoruz çığlıklarına. Layık görün siz ormana baltayı, hayvana katliamı, denize lağımı, insana bombayı… Sakın üzülmeyin haberlerde iki fotoğraf karesi görünce. Atın içinizde ki kırıntıları. Çünkü siz birçoğunuz üzülmeyi bile bilmiyorsunuz. Çünkü siz sevemiyorsunuz. Siz kendinizi efendi sananların binlerce yıldır yarattıkları bombalardı o kalbimizde patlayan. Siz yenilmezlerin katliamlarıydı gezegeni başımıza yıkmaya hazırlanan. Siz birçoğunuz halen devam ediyorsunuz. Edeni izliyorsunuz…
Şimdi benim içinde yok etme zamanı… Tüm umutlarımı… İnsan sevgimi… İnsan olmamı öldürüp kendimi yeniden tanımlama zamanı…
(Yazarımızın 2008 tarihli gazete yazısından)