Tükenen Yaşamlar

Değişim
Şubat 23, 2024
Felaket Tellalları
Şubat 23, 2024

Tükenen Yaşamlar

TÜKENEN YAŞAMLAR

İnsan Egemenliğinin Kendi Kendini Yokedişine!

Doğanın efendileriydik biz. Tıpkı bir krallık gibi insanlık dedik kendimize. Biz maddeyi kullanabiliyorduk. Bilgiye sahiptik. Sonsuzduk. Araçlar yaptık. Ateşi kullandık. Bitkileri yönettik, hayvanları evcilleştirdik. Şehirler kurduk kendimize. Ordular kurduk. Gücümüzü kanıtlamak istedik. Doğayla savaştık, insanla savaştık. Biz sahiptik. Her şey bizimdi. İnsan olarak sonumuz yoktu. Ebedi idik.
Taş bıçaklardan, uzaya ziyaretlere geldik. Her şey insan demekti. Her şey bizim yönetmemiz içindi. Biz tarihtik, bugündük, yarındık. Yüzlerce filozof tanımladı ne olduğumuzu. Düşünen hayvandık. Araç yapan canlıydık. Üreten yaşamdık. Biz bilerek üretirdik. Biz bilerek yok ederdik.
İlk kurdu evcilleştirdik. Aynı alanda avlanıyorduk. Alıştık birbirimize. Avlandıklarımızdan kalanlarla besleniyorlardı. Sonra fark ettik. Duygunun tanımını yaptık. Düşünce ve algı dedik duyguya. Açlığını algıladık, açlığımızı düşündük. Yemediğimiz besinleri onlara verdik. Böylece kurt köpek oldu evrimleşti.
Sonra unuttuk onunla kardeşliğimizi. Tekmeledik hor gördük kuyruklarını kestik. Yaşayabilmek için avlanmaktan, zevk için avlanmaya başladık. Can demeden egolarımız için vurduk. Keyif aldık. Kısaca can almaktan keyif aldık. Kedileri yaktık. Tekme attık. Kuşları sapanladık. Böcekleri ezdik. Düşünmedik bir böceği ezdiğimizde ezilmenin nasıl bir şey olduğunu. Ne önemi vardı ki? Biz insandık. Biz yaşamın sahibiydik!
Sonra sevgi dedik. Aşklar yaşadık. Leyla ile Mecnunları yarattık. Sevmekte insan içindi. Duygular bizimdi. Bir pengueni sevmekte neydi? Belki sadece şirindi o kadar. Denizlerini yok ettik, öldüler. Ormanlarını yok ettik, öldüler. Şehirlerimize mahkûm ettik onları. Açlığa terk ettik. Susuzluğa terk ettik. Yemek artıklarını bir kenara koymakta neymiş, neden beslenmeliymiş ki hayvanlar atalım çöpe gitsin!
Bir gerçeği hatırlattı doğa bize ve biz hiç göremedik. Kimileri “bütün insanlar eşittir” dedi. “Halklar kardeştir” diye bağırdı. Kimisi “en üstün ırk biziz diğer ırkta kimmiş” dedi. En büyük asker bizim askermiş gibi uğurlandı. Ölen bir insandı ve insan zaten sevgiyi hiç bilmedi. Hiç görmedim insandan başka; yaşamında kendi cinsinden bir yaşamın öldüğünde zevk aldığını.
Biz sevemedik insan olmayı. Biz paraydık. Biz zengindik. Ne yaptık? Zengini sevdik, fakiri ezdik. Unuttuk kim olduğumuzu. Biz doğaydık, doğadaki bir yaşamdık. Biz doğanın kronolojisiydik, doğanın bir kültürüydük. Üstün değildik. Sadece bilgiliydik. Bilgiyi de ahlaksızlaştırdık. Biz tarih değildik. İnsanlık değildik biz sadece bir yaşamdık. Doğanın bir parçasıydık. Ve ne varsa hayatımıza dair oradan aldık. Çiçeklerdi sevgiyi anlatan, kuşlardı masum olan. Bir kediydi özgürlük. Bir köpekti sadakat. Denizdi asi olan, gökyüzüydü sonsuzluk. Unuttuk nereden geldiğimizi. Onlarla beraber yok ettik insanlığımızı. Ve bekliyoruz yok oluşu.
Soyun firavunlar daha da zenginleşin! Vergi alın vatandaş olalım; hizmet isteyelim hiç kimse olalım. Vatan için ölelim “kahraman” koyun adımızı! Barınma hakkımızı isteyelim işgalci deyin bize. Seçim olsun ülkeyi yöneten olalım, yaşam hakkımızı isteyelim terörist olalım. Üniversiteleri satın, okumayalım, hastaneleri satın evimizde ölelim. Ormanları satın, nefes almayalım. Denizleri satın, serinliği unutalım. Kapatın fabrikaları, işsiz kalalım. Yıkın evlerimizi, damsız kalalım. Deprem geliyor, yok olalım. Kırın kalemleri Uğur MUMCU olalım.
Peki, ne için varsınız? Siz kimsiniz? Kim için hizmet verirsiniz? Satın! Satılacak bir şey kalmayana kadar satın! Televizyonlarda vatansever olun, Washington da düğmelerinizi ilikleyin. Şehitlere gözyaşı dökün! Çocuklarınızı Amerika’ya, Avrupa’ya barlara yollayın. Gözlerimizin içine baka baka yalan söyleyin! Muhalefetken aslan, iktidarken kuzu olun. Sit alanlarını satın, lüks villalar kurun, yıllardır o topraklarda yaşayanların tapularını vermeyin. Şişecamı kapatın göçe zorlayın işçiyi..Kapatın devlet hastanesini, deri kundurayı, oteller yapın! Çünkü çim kayak pistlerine ihtiyacı var asgari ücretle çalışan vatandaşın… Tutuklayın konuşanları, suçtur düşünmek mahpusa atın. Onlarca sayfaya sığmayacak kadar siz için olanları yapın, biz için olanlara kandırılmak kalsın.
Ama unutmayın çok fazla kalmadı. Öyle bir güç var ki kim olduğuna bakmadan bir son hazırlıyor bize. Parayla ilgilenmeyen bir güç. Ayrım yapmayan bir güç. Siyah beyaz, Türk Kürt, Alevi Suni demeden gelen bir güç. Savaşın insanlar! İnsanlık yüzlerce yıl önce kaybetti. Bir güç var ki o savaşı kazanmak üzere. Yaşam yok olmak üzere.
Kimbilir belki de gezegenin kurtuluşudur insanoğlunun yok oluşu. Bir bakın küçük pencerenizden… Dünyada çocuklar ölüyor açlıktan, savaşta milyonlar can veriyor, sokakta hayvanlar katloluyor. Hastane kuyrukları, düşünemeyen beyinler, trafik kazaları, faturalar, zamlar, gasplar, hırsızlıklar… Bir bakın ve neresindesiniz insan olmanın? Bir kez daha düşünün. Duyamıyorum çığlıkları yoksa mutlu musunuz…?

Historicus

Özgür köşenin bağımsız kalemleri

İstanbul Tarihi ve Turistik Yerler; Şehir İstanbul

Bizi Facebook adresimizden takip edin

Comments are closed.