Pek Sayın ”Yahya Kemal Bey” ; Aziz İstanbul

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!

Görmedim ‘gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.

Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!

Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,

Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.

Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü’yada

Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.

Serencebey Parkı Ya Da Yahya Kemal (Beşiktaş)

Pek Sayın Yahya Kemal,

Hangi tepeden baktığınızı kimse bilmiyordur sanırım fakat çok kereler böyle dalıp dalıp gittiğinizi, içinde yaşadığınız şehirle nefes aldığınızı ve zamanın akışını, akrebin yelkovana yetişme arzusunu endişe ile izleyip, bir gün göçüp gitme ve tüm bu güzelliklerden ebediyen ayrılma mecburiyetini ne derin bir hisle yaşadığınızı anlıyoruz mısralarınızdan…

Benzerlerinizin belki de şehrin sahiden cennet tasvirlerine uyan güzelliği sebebiyle başka bir çare bulamayarak birer İstanbul aşığı olmaları çokta şaşılacak bir hâl değildi fakat sizdeki bu endişe, bu tedirginlikte maalesef bir gün ölecek ve zamanı yeterince bu şehirle dolduramamış olacak olmanın verdiği huzurluksuz öyle değil mi?

Ah sevgili Yahya Kemal, bilseniz bu endişede ne denli haklısınız.

Hatıralarınızda şöyle cümleleriniz yer alıyor;  ”Alafranga neslin birçok çocukları gibi bir Paris sevdasına tutulmuştum. (…) Tevfik Fikret’in şiirinde, Halid Ziyâ‘nın nesrinde ve bu iki müteceddidin peşine takılmış gençlerin eserlerinde, Fransızca’dan tercüme edilmiş romanlarda gördüğüm âleme atılmak istiyordum”.

Fakat siz öyle yapmadınız Yahya Kemal Bey, siz Paris’te geçirmiş olduğunuz 9 yılda, eğitiminiz için gittiğiniz ülkede, oranın kültürü içinde, bir yandan memleket hasreti çekerken bir yandan da memleket içindekilerin alafragna sevdalarını anlamsız bulmaya başladınız bana kalırsa. İstanbul’a döndüğünüz 1912 yılının bir savaş yılı olması ve ardından bu savaşın daha uzun yıllar neredeyse aralıksız sürmesi, içinizdeki memleket sevdasını perçinledi ve gelecek güzel günler için daha o günlerde eşsiz mısralar birikmeye başladı zihninizde.

Bana kalırsa siz, -Yahya Kemal Bey- İstanbul’a yazdığınız her mısrayı, sanki birazda ruhunuzdaki şiirin uzun yıllar savaşlar nedeniyle bir türlü imkân bulupta tam anlamıyla oluşamamasının hasreti ve derin boşluğu sebebiyle yazdınız. Yoksa yalnızca sevmiş olmak, hele de bir şehri, salt cennet bahçelerinden oluşsa dahi yetmez insanın içini böylesine doldurmasına. Fakat siz, adeta nefes varsaydığınız mısralarınızı bir tepesinden baktığınız aziz İstanbul’a fısıldarken ve derin derin iç çekip, onu en hoş ve uzun rüyaya benzetirken adeta yaşamışsınız bu şehri.

Şimdi bulunduğunuz noktada, heykelinizin karşısına geçip sizi izlemek sahiden olmaz Sayın Yahya Kemal Bey, çünkü sizin şiiriniz nezâket içinde bunu emretmiyor insana. Çok özür dileyerek dalıp gitmiş olduğunuz manzaraya çeviriyorum ben de yüzümü işte bu yüzden ve derin derin iç çekerek fısıldıyorum şehre; ”Sana aynı tepeden mi bilmem fakat aynı hislerle bakıyorum aziz İstanbul…

…sahiden güzelsin 

İstanbul’a Seyahat

Eşsiz bir kültür turizmi yaşamak, tarihin bambaşka köşelerinde gezinmek, tatilinize tarifsiz güzellikler katmak için, seyahat planlarınızı İstanbul’a yapın.

İstanbul seyahatinizde nerede kalacağınıza, nereleri görmeniz gerektiği, neleri tatmanız gerektiğine dair bilgiler almak istiyorsanız bize mail atabilirsiniz. Kalabileceğiniz otellerden, yemek yiyebileceğiniz mekanlara, gezi rotanızdan, eğlence alanlarına kadar her konuda bilgiyi arkadaşlarımız karşılıksız olarak size vereceklerdir. Şimdiden iyi tatiller, iyi eğlenceler…

sehrinhikayesi@gmail.com

İstanbul Tarihi ve Turistik Yerler; Şehir İstanbul

Bizi Facebook sayfamızdan takip edin

Oğuz SARITEPE