Montgolfier Kardeşler; Balonla İlk Uçan İnsanlar
Ocak 14, 2022
Baldırıçıplak’tan Napoleon’a Bir Taşın Öyküsü
Ocak 14, 2022

Yerebatan Sarnıcı; Yerin Altındaki Saray

Yerebatan Sarnıcı Gezisi

 

Yerebatan Sarnıcı 

 

Yerin Altında Büyülü Bir Yolculuk

Sihirli bir atmosfer, huzur verici anlar

Şehrin Ortasında Hayatınız Boyu Unutamayacağınız Dakikalar

Kendinizi Başka Bir Dünyada Hissedeceksiniz

 

Yerebatan Sarnıcı İçinde Neler Var?

Bazlika Sarnıcı

Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından şehrin su ihtiyacını karşılamak için 542 yılında kurulmuştur. Suyun içinden yükselen sütunlardan dolayı Yerebatan Sarayı olarak da söylenegelmiştir. Sarnıcın inşa edildiği yerde daha önceden Bazilika bulunmasından dolayı ”Bazlika Sarnıcı’da” denir.
140*70 ebatlarında 336 sütun vardır. Toplamda 80.000 metreküp su alma kapasitesine sahiptir.

Kendinizi atmosferin büyüsüne bırakın

Yerebatan Sarnıcı içine girmenizle birlikte insanı büyüleyen atmosferine kendinizi bırakıyorsunuz.
Karanlığın içinde yükselen renkler içinizde bambaşka duygular yaratıyor
Duygularınızı huzurla besleyen bir müzik eşliğinde yürüyorsunuz

Sarnıcın içinde yüzen balıklar

Suların içinde yüzen balıkları izlemenin keyfinin yanında, suyun için dilek dilemek için atılmış demir paralarla dolu

Ağlayan Sütun

Sarnıcın ortalarına ilerlerken Ayasofya’da ki Dilek Taşına benzer başka bir sütun ‘’Ağlayan Sütun’’ da sarnıçta bulunmakta. Sütunun sarnıcın yapımında çalışan ve hayatını kaybeden köleler anısına oraya konulduğu düşünülmekte. Ziyaretçiler Ayasofya’da ki gibi parmaklarını taşın üzerinde ki oyukta çevirerek dilek dilemekteler.

Medusa Başı

Bir başka ilgi çeken yer ise ziyaretçilerin resimler çekildiği sarnıcın sonunda ki ”Medusa Başının” olduğu yerdir. Medusa Gorgonlar soyunda ölümlü olan tek kişidir. Poseidonla girdiği ilişki yüzünden Athena tarafından cezalandırılmış ve saçları yılan biçiminde bir canavara dönüştürülmüştür.
Medusa baktığı her şeyi taşa çevirme gücüne sahiptir. İnanışa göre kesik baş olduğu yeri kötülüklerden korur. Sarnıcı koruması için buraya yerleştirilen Medusa Başı heykeli efsaneler gerçek olmasın diye ters ve yan olarak yerleştirilmiştir.Fotoğraf çekilip, kahvenizi içebilirsiniz
Sarnıcın girişinde tarihi kıyafetler içinde fotoğraf çekilerek gezinizi ölümsüzleştirebileceğiniz bir hizmet sunuluyor. Çıkış kapısına gelmeden kurulu kafetaryada Yerabatan’ın büyüsünde çayınızı, kahvenizi yudumlayabilirsiniz.

Medusa ve Perseus’un Hikayeleri

(Aşağıdaki anlatımlar yazarımız Suna Tepe’ninYerebatan Sarnıcı” yazısından alınmıştır)

Medusa’nın Hayatı, Medusa Efsanesi

Medusa çok güzel, siyah gözleri, uzun saçları ve güzel vücudu ile övünen bir kızdır. Athene’ nin tapınağında onun hizmetini görmektedir. Zeus’ un kızı Athene Poseidon’ u sevmektedir. Güzeller güzeli Medusa’yı da  kıskanmaktadır.  Haksız değildir bu konuda ancak Poseidon onu en güzel kendisinin olduğuna ikna eder. Oysa denizler tanrısı Poseidon da onu Athene’ nin tapınağında görüp hayran kalmıştır. Bir gün kendine hakim olamaz ve ona zorla sahip olur hem de Athene’nin kendi mekânında.
Athene şüphelenince bir şekilde gerçeği öğrenir. Bunu öğrendiğinde, kıskançlık duygusu ağır basan Athene onu çirkin ve kötü bir canlı haline getirir. Üstelik diğer kız kardeşlerini de çirkin canavarlar haline sokar. Athene Medusa’nın saçlarını korkunç yılanlar haline getirir. Köpek ya da domuz dişli, ölüm simgesini yüzünde taşıyan bir canavardır artık ve her kime bakarsa, baktığı kimse lanetinden taş kesilir.
Perseus genç bir kahraman ve Athene’nin de üvey kardeşidir, onun canavar haliyle de yetinmeyen Athene’ nin istediğini yapmak zorunda kalır. Medusa’nın büyülendiğini düşünerek ona bir rivayete göre kılıcıyla bir rivayete göre aynayla yaklaşarak ilgisini kendisine bakmasın diye dağıtıp başını keser. Ancak Poseidon’dan hamile kalan Medusa’dan o hep bildiğimiz “kanatlı at Pegasus” ve “Chrysaore” dışarı fırlar. Başından dökülen kan damlaları birer yılana dönüşür. Daha sonraları bu yılanlardan biri Mopsus’u öldürür. Başı kesilse de Medusa’nın öldürücü büyüleyici özelliği geçmediğinden, -nasıl bir özellikse artık- kesik başı eline alarak savaşlara katılan Perceus girdiği tüm savaşları kazanarak ergen olarak girdiği savaşlardan artık bir yetişkin olarak çıkar. Başı görenler taş kesilir ve Perseus girdiği tüm savaşların galibidir.
Hikâyenin sonunda Medusa’nın başının Athene’nin zırhında bir imgeye dönüşmesinde şiirsel bir nitelik vardır. Ne de olsa, bu zavallı genç kız Athene’nin kurallarına uymadığı için bu büyük felakete sürüklenmiştir. Hem hizmet et, hem tecavüze uğra, hem cezalandırsınlar hem de öldürsünler. Dünyanın adil bir yer olduğunu kim söylemiş ki zaten? İlk gülen de son gülen de Athene olmuştur.
Medusa hikâyesi dönüp dolaşıp aynı noktaya gelmiştir. Efsanesi başladığı yerde yani, antik Yunanistan’ın en büyük tapınağı Panthenon’da bitmiştir. O günden bugüne de Medusa başını ters ya da yan yatırılmış olarak kullanmak bilinen bir Bizans davranışı haline gelmiştir, binalardan veya herhangi bir yerden kötülükleri savuşturmak adına. Ne denir?
Normal pozisyonda çalışılmış olan bir Medusa başıda vardır ve Didim’den getirilmiştir.
Medusa efsanesi bizleri yaklaşık 3000 yıldır büyülemektedir. Bugün bile görüntüsü hâlâ, dünyanın her yerinde akıllarda hemen canlanıverir. Antik Yunanistan’da, efsaneler sayesinde karışık dünya anlamlanıyordu.
Hikâyeleri tarihi kaydetmiş, doğayı açıklamış ve insanlara yaşam biçimi aşılamıştır. Efsaneler topluma mutlak bir ders verir ve bir düzen kurmalarına yardımcı olurlar. Efsaneden gördüğümüz gibi tanrısal bir güce de sahip olan asiller ya da elit sınıf diyelim, (tanrısaldır burada gördüklerimiz ) her halükârda istediğini elde eder ancak diğerlerinin gücünden de kendi adına yararlanarak. Yani güçsüzü kendi yararına ezerek, hatta yok ederek, onun gücünü elde ederek… Çok şey değişti mi dersiniz o günden bugüne dek? Sanmıyorum, keşke değişmiş olsa idi.

Perseus Kimdir? Perseus Efsanesi

Perseus’un hikâyesi Güney Yunanistan’da Argos’ta başlar.
Bölge kralı Acrisius’un tek çocuğu Danaë isimli kızıdır. Acrisius’a eğer kızının bir çocuğu olursa, bu çocuğun büyüdüğünde kendisini öldüreceği söylenir. Kızını korkudan bir kuleye hapseder ancak kızının orada bir erkek çocuğu olur. Fakat bebeğin babası ölümlü bir adam değildir. Yunan tanrılarının kralı, mitolojinin en hızlı çapkını Zeus’tur. Parmaklıklardan geçebilecek tek şekil olan “altın yağmuru” şekline girerek onun yanına gelip hamile bırakır.
Zeus’un altın yağmuru, ismini Perseus’tan alan gerçek bir doğa olayından esinlenilmiş olabilir. Muhtemelen gökyüzündeki en etkileyicive gözle görülebilen meteor yağmurudur. Ağustos ayında yakalayabilirseniz, sanki gerçekten gökten altın yağıyor gibi görünmektedir. Perseus hem bir tanrı hem de bir ölümlü olarak, yani yarı-tanrı diye bilinenbir şekilde doğmuştur. Kral dedesinin, ilk aklına gelen şey hem anneyi hem de çocuğu öldürmek olsa da Zeus’un intikam almasından çekinir. Bu yüzden, öldürme işini doğaya bırakacak bir plan yapar.
Acrisius, anne ve çocuğunu sala benzer bir şeyle erzaksız-rotasız denize gönderir. Bu esnada, dalgaların ötesinde ıssız bir adada, Medusa ölüm bahçesine yeni heykeller dikmekte, başını almaya çalışan savaşçıları taşa çevirmektedir. Bu çok garip bir durumdur tabii. Her yerde insan dikitleri var, o orada, tek başına ve hiç kimseyle hiçbir şekilde yakın ilişki kurmanın tadını yaşayamamış bir haldedir. Fakat bir kahraman onun büyüsünü bozmaya kararlıdır.
Anne ve çocuğun ölmesi beklenirken Perseus’un tanrı babası Zeus, onları koruması altına almıştır. Serifos adasına çıkmışlar ve oraya yerleşmişlerdir. Büyüyüp yakışıklı ve güçlü bir delikanlı olan Perseus çok güçlenmiş ve iradesiyle annesini de korumuştur. Annesiyle evlenmek isteyen serifos kralı onu ekarte etmek için herkesten değerli armağanlar ister. Veremeyeni adadan kovacaktır. “Fakir olduğum için size değerli bir hediye veremiyorum fakat daha önce hiç kimsenin başaramadığı bir şey yapacağım, size Medusa’nın başını getireceğim.” der Perceus. Başarırsa kahraman olarak eve dönecek, annesini evlenmekten koruyacaktır. Ama başarısız olursa, taşa dönüşecektir.
Tüm bilgisi, ona bir bakınışınız da sizi dondurup bir taşa çevirebilen korkunç bir canavar olduğu ile sınırlıdır. Babası Zeus, Perseus’un ihtiyacı olan kanatlı sandaletleri getirecek kişiyi, yani kutsal elçi Hermes’i gönderir. Yolu uçarak kat eder. Hermes, Medusa’ yı öldürmek için sihirli silahlara sahip stygian perileri’nibulmasını tavsiye eder. Su kaynaklarında, dağlarda, ağaçlardadırlar. Onlar genel anlamda derin ve güçlü cinsel arzu nesneleridir ve böylece “nemfomanyak”olgusu ortaya çıkmıştır. Bu perilerin yerini 3 çirkin kadın bilmektedir, Perseus onları konuşturmak zorundadır.
Birisi bir şeye bakmak istediğinde elden ele dolaştırdıkları bir göz hariç, hiçbirinin gözü yoktur, bu yüzden o tek gözü paylaşmak zorundadırlar. O göz onlar için çok değerlidir. Gözü çalıp perilerin yerini öğrenen Perseus. silahları da Hades’in kapısı olan nehirde bulur. “Zeus’un kılıcı, Athene’nin kalkanı ve ölülerin tanrısı Hades’in miğferi.” Artık Medusa ile karşılaşma zamanıdır. Perseus kaderine doğru adım adım ilerlerken çok korkmuş bir haldedir fakat bu adımlar ileriye doğru atılmamaktadır. Genç kahramanımız yavaşça geri geri gitmektedir. Perseus çok zekidir, ona karşıdan saldırmanın kendisini taşa dönüştürecek bir felaket olduğunun farkındadır. Kalkanı döndürüp görüntüyü yansıtarak ona arkadan yaklaşır. Nihayet, Perseus hedefine kilitlenir, gözlerini kapatır ve kılıcını indirir. Sağlam bir darbe alan Medusa’nın başı koparak yerde yuvarlanır.
Annesini kurtarmak için zamana karşı savaşmaktadır. Yunanistan’a doğru uçarken, baştan toprağa akan kan damlalarından binlerce zehirli yılan peyda olur. Efsanemiz de, kraliyet düğün günü gelmiştir. Gelinin babası, Acrisius da Argos’tan gelmiştir. Perseus Medusa’nınbaşını havaya kaldırır ve “Kral, hediyeni getirdim!” der. Kral bir bakışta taşa döner. Dedesi Acrisius da taşa dönmüştür. Annesini de kurtaran Perseus eski çağ kahramanları arasında en çok bağ kurulabilendir.
Perseus annesini kurtardıktan sonra, Medusa’nın başını hediye olarak onu yaratan tanrıça Athene’ya sunar. En sonunda, Medusa’yı cezalandıran, onun gücüne de sahip olmuştur. Daha önce de demiştim ama farklı bir şekilde tekrar edeyim mi?

İstanbul’a Seyahat

Eşsiz bir kültür turizmi yaşamak, tarihin bambaşka köşelerinde gezinmek, tatilinize tarifsiz güzellikler katmak için, seyahat planlarınızı İstanbul’a yapın.

Yerebatan Sarnıcı Nerede, Nasıl Giderim

At Meydanına ulaşmak isterseniz Sultanahmet’e gelmelisiniz. Tramvay kullanabilirsiniz. Sultanahmet durağında inerseniz sarnıca ulaşabilirsiniz.

Yerebatan Sarnıcı Ziyaret Saatleri

Yerebatan Sarnıcı her gün 09.00 – 17.30 arası ziyaretçilerine açıktır.
Sarnıca girişler ücretli olmakla birlikte Müzekart geçerli değildir.
Sarnıca giriş fiyatları Tam 10.00 TL Öğrenci 5.00 TL (2020)
Yerebatan Caddesi Alemdar Mahallesi 1/3 34410 Sultanahmet/İstanbul (Sultanahmet Gülhane istikametine doğru sol tarafta)
Telefon : 0212 512 15 70
E-Posta : info@yerebatan.com

Comments are closed.