Adına Meydanlar Düzenlenen Şair; Adam Mickiewicz
Yılanlı Sütun; İstanbul’da 300 Spartalı
Şubat 13, 2024
Eskişehir; Sazova Parkı’nda Bilim Deney Merkezi, Sabancı Uzay Evi
Şubat 14, 2024Adına Meydanlar Düzenlenen Şair; Adam Mickiewicz
Polonya ve Ukrayna’da Adına Meydanlar Düzenlenen Şair
Adam Mickiewicz
‘’İstanbul’da koleradan öleceğimi bilseydim yine buraya gelirdim. Fransa’da ilim akademisinin umumi kâtibi olmaktansa, Türk taburunun kâtibi olmayı tercih ederdim.’’
Şairlerin kalemleri vatanlarına hizmet eder
Şairler yazarlar her dönem halklarına öncülük yapanlar olmuşlardır. Onların kalemleri aynı zamanda onlara bu sorumluluğu da aşılamıştır.
Anadolu’da Halide Edip Adıvar neyse Polonya’da Mickiewicz O’dur
Adam Mickiewicz Hayatı
Mickiewicz Genç Yaşta Destan Yazan Şair
1798 yılında Novogrodek’te dünyaya gelen Mickiewicz küçük yaşta halkının çektiği acılara tanık oldu. Bu onun aynı zamanda edebi kişiliğini geliştirecek başlıca etkendi.
Atalar isimli destanı yazdığında henüz 21 yaşındaydı lakin ismi artık yaşını aşmış tüm direnen unsurların kalemi olmuştu. Şiirleri dillerden dillere yayılıyordu.
İçindeki vatan aşkıyla genç yaşta vatan gayesi için birleşmeliyiz düşüncesiyle gizli bir örgüt kurdu. Bu onun mücadeleyle dolu yaşamının başlangıcıydı.
1830 yılında çıkan ayaklanma sonucunda ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Birçok Avrupa ülkesini dolaştıktan sonra yolu artık hayatının sonlandırana kadar yaşayacağı İstanbul’a çıkmıştı.
Mickiewicz İstanbul’da
Osmanlı Kırım savaşı başlamıştı. Bu durumu kendi halkının çıkarına olduğunu ve Osmanlı’nın desteklenerek Rusların yenilgiye uğratılmasını istiyordu. Bu amaçla Osmanlı topraklarında yaşayan Polonyaları Osmanlı saflarında örgütlemek için İstanbul’a gelmişti.
Şairin Dostundan Oğluna Mektup
Dün Şafak vakti ilk kez gördük Boğaziçi’ni. Şehrin üzerine düşen güneş ışınlarını. Gerçekten büyüleyiciydi. Sis ve gölgelerin ardından sıyrılıp yeniden doğan İstanbul’u seyrediyorduk. Eşyalarımızı almak için uzun süre bekledik. Bu sırada İstanbul’un yükseldiği tepeye hâkim olan Sultanahmet Camiini sonra Saray ve Ayasofya’yı hayranlıkla izliyorduk.
Armand Levy 23 Eylül 1855
Mücadeleyle Geçen Bir Ömür İstanbul’da Son Buluyor
Şairin mücadeleyle dolu ve vatanından uzakta geçen yaşam öyküsü İstanbul’da son buldu. O günlerde kolera her yerde kol geziyordu.
Hayata gözlerini yummadan önce arkadaşına söylediği son sözleri şöyle olmuştur.
‘İstanbul’da koleradan öleceğimi bilseydim yine buraya gelirdim. Fransa’da ilim akademisinin umumi kâtibi olmaktansa, Türk taburunun katibi olmayı tercih ederdim.’
Şairin evi müze oluyor
26 Kasım 1855’de vefat ettiği ev 1870 yılında çıkan büyük bir yangında yanmıştır. Yangının akabinde Polonyalı biri tarafından alınan ev tekrardan eskisine uygun olarak yaptırılmış ve ölümünün 100 yılında Polonya’nın resmi kurumlarının girişimiyle müze haline getirilmiştir.
Müze günümüzde de restorasyondan geçtikten sonra Türk ve İslam Eserleri Müzesine bağlı olarak ziyaretçilerine açıktır.
Müze içerisinde şaire ait hiçbir eşya bulunmamakla birlikte adına yapılmış bir mezar vardır. Duvarların şairi anlatan motiflerle donatılmış olduğu müzede birde şaire ait büst bulunmaktadır.
