İstanbul Üniversitesi Zooloji Müzesi
Aralık 31, 2020
Biz Aslında Kötü müyüz? İnsan Üzerinde Yapılan Deneyler
Ocak 14, 2022

Ahmet Hamdi Tanpınar Müze Kütüphanesi

Ahmet Hamdi Tanpınar

Müze Kütüphanesi

Gülhane’nin Sultanahmet yönündeki girişinden sonra, hemen solda göreceğiniz tarihi Alay Köşkü içerisinde faaliyet göstermektedirler. Yapı itibari ile zaten çok güzel olan bu köşk, bir müze kütüphaneye çevrilmekle tarihi ve mimari değerine bir de edebi ve kültürel değer ekleyerek beğenilerimize sunulmuştur.
Oraya ilk girişim, o tarafa doğru yürüyen bir genci fark etmem sonrasında oldu. Yokuşu çıkıp bir süre kapıyı izleyen genç, kısa süre sonra içeri girdi fakat hemen sonrasında çıktı. Bu hareketi dikkatimi çektiği için yaklaşıp sordum. ”İlgimi çekecek bir şey yok, ben kafe sanmıştım” dedi. Bunun üzerine ben de aynı yokuşu çıkıp bir süre kapıyı izledim ve kısa süre sonra da içeri girdim. Henüz oraya dair bir fikrim yoktu. Girer girmez solumda bir görevli ve önünde bir defter vardı. ”Gezebilir miyim?” diye sordum ve karşılık olarak ”tabi, yalnızca listeye isminizi yazın” diyerek cevap verdi. Ben de ismimi yazarak gizemli yolculuğuma ,ilk adımı attım.
Yapının iç dizaynı en az dışarıdan bakıldığında görülen güzellik kadar etkileyiciydi. Her oda farklı bir başlık altındaki kitaplara, yazarlara ya da bu yazarlara ait özel eşyalara ayrılmıştı. Hemen her noktada istirahat ve inceleme için oldukça rahat koltuklar vardı. Bazı odalarda insanları kitapları incelerken ya da alçak sesle hoş sohbetler ederken bulabiliyordunuz. İlk kez karşılaştığım ”müze kütüphane” kavramını, gördüklerim karşısında oldukça etkilenerek daha rahat anlamlandırıyordum.
Yalnızca yapıya ismini veren Ahmet Hamdi Tanpınar’a değil başka birçok yazara ait de özel eşyalar; mesela bir daktilo, gözlük, kalem,saat ya da pipo itina ile ilgili bölümlere dizilmiş ve odalar içerisinde, kitaplardan kalan boşluklara seyir için en uygun pozisyonlarda yerleştirilmişlerdi.
Girişin ardından karşınıza gelen ilk salonun açıldığı daha küçük bir salonun sol tarafından aşağıya doğru inen daracık bir merdiven hem mimari açıdan oldukça etkileyici hem de mekâna kattığı gizem açısından değerliydi. Aşağıya inince karşılaşılan vitrin ve karşısında yer alan oturma grubu, soluklanırken bu vitrinde sergilenenleri izlemenizi sağlıyordu. Ayrıca bu küçük ara soluklanma katının hemen ardında aşağıda daha genişçe bir başka salon kendini gösteriyordu ve o kata inen merdiven de mimari açıdan sizi derinliklere götürür bir hisle uyarıyor ve gizemin devamlılığını sağlıyordu.
Yukarıdan bakınca aşağıda 30 civarı sandalye gözüküyordu, bu sandalyeler görülünce bu alanın bir seyir alanı olduğu anlaşılıyordu. Fakat aşağıya inince ve yukarıdan görülen noktalar keşfedilince, karşınıza çıkan piyano, oturma grubu ve diğer kitaplar bu alanın da yalnızca seyir yahut sohbet için değil, yine odalara açılan üst kat salonu gibi her türlü amaca hizmet eden bir giriş koridoru olduğunu anlıyordunuz. Taş duvarların arasında yürürken, çerçevelerde Alay Köşkü’ne ait görseller size eşlik edebiliyor yahut daha önce adını bile duymadığınız ve örnekleriyle karşılaşma ümidinizin oldukça az olduğu eski dergilerle haşır neşir olabiliyordunuz.
Kendi adıma ilk kez bir örneği ile karşılaşmış olduğum ”müze kütüphane” kavramı, kafamda net bir şekilde yerine oturmuştu artık. Burası, kitapların yalnız izlendiği değil aynı zamanda incelendiği ve üzerlerine sohbet edilebildiği çok amaçlı bir yapıydı. Üstelik dilediğinizce vakit geçirebildiğiniz ve kitaplara özgürce dokunabildiğiniz bu yapıya giriş ücretsiz.
Sonuç olarak, bu mekân da diğer pek çok değeri bilinmeyen nokta gibi şehrin önemli detaylarından biri. Ayrıca kütüphanecilik yönüyle, müzecilik yönünü çeşitlendirmesi açısından ve diğer müzelerdeki eserlere yaklaşım göz önünde bulundurulduğunda; bu müzedeki eserlere yaklaşım, tüm objeler için geçerli olmasa dahi bizlere ”dokunabilmek” gibi bir ayrıcalık sunarak kayda değer bir fark yaratıyordu.
Oralara yolunuz düşerse, ki mutlaka düşecektir; aklınızda olsun, bu mekân vaktin kıymetlice harcanabileceği en müsait mekânlardan biri. Zaman sizin, tercih sizin…
”Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Edebiyatının en önemli isimlerinden romancı, öykücü ve şair Ahmet Hamdi Tanpınar’ın adını taşıyan Edebiyat Müze Kütüphanesi 12 Kasım 2011 yılında ziyarete açmıştır. Kütüphanede 1000’i aşkın yazarın 9000 adet kitabı mevcuttur. Bunlar Kent kitapları, Türk Edebiyatı(İstanbul’da yaşamış yazarların oluşturduğu kitaplar), Kuram ve Estetik kitapları, Ödüllü Türkçe ve Ödüllü Nobel kitapları, Bakanlık kitapları, TEDA(Türk Kültür, Sanat ve Edebiyatı ile ilgili Eserlerin Türkçe Dışındaki Dillerde Yayımlanmasına Destek Projesi) kitapları, Tıpkı Basımlardan seçki kitaplarıdır. Ayrıca İstanbul’un dışında Kırklareli, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale, Kocaeli, Sakarya ve Yalova illerinde yaşamış yazarların yapıtları da yer almaktadır. Aralık 2017 sonu itibariyle 112 güncel edebiyat, kültür ve sanat dergisi gelmektedir. Müze kütüphanede 33 ayrı yazarın 100’ü aşkın ayrı eşyası-belgesi vardır. Ayrıca 60 farklı kurumun verdiği 700’ü aşkın ödüllü kitap vardır. Yazarların eserleri ve kendileri hakkında yazılmış çalışmalardan oluşturulmuş özel koleksiyonlar ile müze kütüphaneciliği felsefesine uygun kitaplar, o yörede üretilmiş yazma eserlerin Tıpkı Basımları, yazarlara ait objeleri(yazarların kullandığı kalemler, daktilo vb. araç gereçler) kapsamaktadır.”
http://ahtemkutuphane.gov.tr/TR-201959/hakkimizda.html

Oğuz SARITEPE

İstanbul tarihi ve turistik yerler

Bizi Facebook adresimizden takip edin

sehrinhikayesi@gmail.com

Comments are closed.