Aziz Hovhan Vosgeperan Kilisesi
Mart 25, 2020
3 Büyükler 3 Müze; Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş
Mart 25, 2020

İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi

inşaat ve sanat eserleri müzesi

 

İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi

Yerleşik hayata geçmek insanlık tarihi açısından bir dönüm noktasıdır. En ilkel hâliyle şehirler ve eskisine nazaran çok daha sağlam taşınmazlar bu dönüm noktası itibari ile inşa edilmeye başlanmıştır. Bu bağlamda sosyallik ve nüfus artmış, daha çok işbirliğine ihtiyaç duyulmuştur. Yine bu bağlamda artık kalıcı yapılar inşa etmek amacı ile hareket eden insanlar tarafından belki de ilk kez yapılar tam anlamı ile sahiplenilmiş ve yine ilk kez inşa etme işinin içine detaylı planlamalar, uzun ömürlü hesaplamalar hatta bir estetik kaygısı dahi girmiştir.
Yüzyıllar yüzyılları hızla kovaladıkça insan inşa işinde ustalaşmış, bazen bir yarışa dönen bu işte akıl almaz teferruatta hesaplar kullanılmış ve sürekli yeni tarzlar üretilmiştir. Zamanla farklı coğrafyaların farklı uygarlıklarında, eldeki malzemenin ve geçmiş birikimin etkisiyle üsluplar oluşmuş ve hatta nesilden nesile aktarılan bu uygarlıklara has üsluplar, o uygarlıkların isimleriyle anılır hâle gelerek yazılı tarihin sayfalarını doldurmuştur.
Bunca detayın özünde aslında şu yatmaktadır ki, inşaat kelimesinin zihinlerdeki karşılığıyla sanat kelimesinin yine aynı zihinlerdeki karşılığı birbirinden oldukça uzaktadır. Fakat inşa etme işinin insanlık tarihindeki gelişimini yakından incelediğimizde açıkça göreceğimiz üzere, insan ilk zamanlar yalnızca ihtiyacına karşılık yaptığı bu işi bir süre sonra barınma, korunma gibi temel öznelerin ötesine taşıyarak ve işin içine hayal gücünü, estetik kaygısını, tasarı aşamasını da dahil ederek harikulade bir sanata dönüştürmüştür.
  1. yüzyılın hemen başında, ölümüne kısa bir süre kaldığından habersizce içerisinde mektep, medrese, kütüphane, mescid ve sebil bulunan bir külliye yaptırtan Amcazade Hüseyin Paşa(dönemin sadrazamı) bu yapılar topluluğunun bugün, -insanlık tarihi açısında çok önemli bir hadise olan- inşa işinin sanat ile birlikte anıldığı bir müzeye dönüştürülmüş olduğunu görse ne düşünürdü acaba?
Hele ki çok kültürlü bir coğrafyanın zengin mimarisine katkıda bulunmuş yüzlerce eserin külliyenin her bir yanına özenle serpiştirildiğini ve yalnız iç mekanların değil külliyeye ait açık alanların dahi eserlerle donatılarak, alanın aynı zamanda bir açık hava müzesine dönüştürüldüğünü görseydi, kendisinin de bu güzellikte bir payı olduğunu düşünerek sevinir miydi dersiniz?
Birçok bölümden oluşan müze, inşa işine dair yüzyıllar boyunca kullanılmış ve bugün her birimizin farklı bir yönüne hayran kaldığı yüzlerce eserin oluşumunda katkı sağlamış çeşitli objelerle donatılarak adeta bizleri bir detaylar hazinesinin içine sokuyor. İçerisinde ahşap eserlerden ölçü aletlerine, basit mimari elemanlardan tuğralara, aydınlatma araçlarından taş kitabelere, tavan süslemelerinden mezar taşlarına kadar yüzlerce yıllık ve onlarca farklı etkenle harmanlanmış inşa birikiminin detaylıca gözler önüne serildiği bir müze. Ayrıca, ”tarihte ilk inşa hamlesini kim yaptı? Bu hamle ne zaman bir sanata dönüştü? ” gibi oldukça kaliteli sorular sormamıza sebep olacak felsefi ağırlıkta bir yapı. Hatta bizleri belki de ilk kez(tabi mesleğiniz bu değilse) günümüzde neredeyse hayatın tümünü kaplıyor olmasına rağmen mimarinin özelindeki emeği ve ekipman yoğunluğunu hatta bunun kültür odaklı gelişimini fark edip incelemeye sevk edecek kadar etkileyecek bir öneme sahip.
Mimarisine hayran olduğumuz, detaylarına akıl sır erdiremediğimiz, geçmiş yüzyılların teknolojik eksiklikleriyle nasıl oluşturulabildiklerini anlayamadığımız yüzlerce eserin, gözlerimizin önünde parçalar hâlinde sergilendiği bir atmosfer düşünelim. Bazen yalnızca bir kapının hatta üzerindeki bir işlemenin bile büyüleyici güzelliği nasıl cezbedici olabiliyorsa, en az onu tasarlayan zihin ve oluşturan el kadar önemli olan ‘malzeme’ ve ‘alet’ kavramları üzerine de düşünelim. Tarih sayfalarında daha çok savaşlara ve yıkımlara yer verildiği hâlde, onca savaşa ve yıkıma rağmen günümüze binlerce eser bırakabilen hatta bazıları binbir zorluğa rağmen fakat mutlak bir gelecek bilinciyle sanatlarını icra edebilen geçmişin büyük ustalarını illa ki düşünelim. Fakat en çokta bu müzedeki basit bir çivinin bile insanlık tarihi açısından inşa işine, daha özelindeyse kültür hazinelerimize olan katkısını düşünelim ve nihayet bugün zihinlerimizde birbirinden oldukça uzak karşılıklar bulan ‘inşaat’ ve ‘sanat’ kavramlarını işte bu basit çiviyle birleştirelim.

İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi Nerede, Nasıl Giderim? 

Adres:
İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi Müdürlüğü
Saraçhane Sk. No:1 Fatih/İSTANBUL
Telefon: 0 212 525 12 94

İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi Ziyaret Saatleri

Müze Pazar ve Pazartesi hariç diğer günler 09.00 – 16.00 saatleri arası açıktır.

İstanbul’a Seyahat

Eşsiz bir kültür turizmi yaşamak, tarihin bambaşka köşelerinde gezinmek, tatilinize tarifsiz güzellikler katmak için, seyahat planlarınızı İstanbul’a yapın.

İstanbul seyahatinizde nerede kalacağınıza, nereleri görmeniz gerektiği, neleri tatmanız gerektiğine dair bilgiler almak istiyorsanız bize mail atabilirsiniz. Kalabileceğiniz otellerden, yemek yiyebileceğiniz mekanlara, gezi rotanızdan, eğlence alanlarına kadar her konuda bilgiyi arkadaşlarımız karşılıksız olarak size vereceklerdir. Şimdiden iyi tatiller, iyi eğlenceler…

sehrinhikayesi@gmail.com

İstanbul Tarihi ve Turistik Yerler; Şehir İstanbul

Bizi Facebook sayfamızdan takip edin

Oğuz SARITEPE

Comments are closed.