K&B
Şubat 11, 2020
Gökkuşağı Halkı
Şubat 11, 2020

İstanbul’u Keşfetmek 1

İstanbul’u Keşfetmek 1

Büyük fetihlere hepimiz aşinayız. Zira tarih derslerimiz atalarımızın fetih maceralarıyla doludur ve bizler de bir yandan gururlanarak bir yandan da büyük bir heyecanla bu anlatımları dinleriz. Özellikle İstanbul’un fethi tarihimizdeki hatta dünya tarihindeki en büyük hadiselerden biri olarak görülebilir. Bu nedenle bu konu bizim için hassastır ve onu el üstünde tutarız. Çünkü İstanbul bizimdir ve onun nasıl alındığını bilmek, niçin kaybedilmemesi gerektiğini bilmek açısından en güçlü motivasyon kaynağıdır.

Fethetmek mi? Keşfetmek mi?

Peki ya keşif?
Evet, doğrudur. Biz İstanbul’u fethettik. Onu bir başka kültürün ellerinden aldık ve kendi kültürümüzle harmanlayarak, kendi kültürümüzün de üzerinde yepyeni bir kültüre dönüştürerek dünya tarihine miras bıraktık. Peki ama onunla övünmenin, sahibi olmanın gururunu taşımanın yanında onu ne kadar tanıyabildik sizce? Ya da şöyle soralım; bir şehri fethetmekle, keşfetmek aynı şeyler midir?
Aslında bu soruyu aklıma getiren kaynak; Yrd. Doç. Dr. Battal Oğuz’un, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi’nde, 2011 Ocak ayında yayımlanan ”GUSTAVE FLAUBERT’IN İSTANBUL DESTİNASYONU” isimli akademik çalışmasıdır. Bu çalışmada Battal Oğuz hocamız özellikle ”2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul” üzerinde durmuş ve geçmişin dünyasındaki edebiyat-turizm etkileşiminin ne denli güçlü olduğuna meşhur fransız yazar ve seyyah GUSTAVE FLAUBERT’IN yazdıklarından örneklerle vurgu yapmıştır.
Bu çalışmanın detaylarına(sonraki çalışmalarımızda da) uzun uzun değinerek Battal hocamızın orijinal metinleri çeviri metinleriyle birlikte paylaştığı örnekleri bizler de sizlerle paylaşacağız fakat benim özellikle dikkatinizi çekmek istediğim asıl konu ”edebiyat-turizm etkileşimi” meselesidir.
Zira başlangıç noktamıza dönecek olursak fethetmek ve keşfetmek aynı şeyler midir sorusunun cevabı aslında tek kelime ile kocaman bir HAYIR’dır. Zira tarihte çoğu kez örnekleri görülmüştür ki, bir toprak parçasını fethetmek bir yana dursun, atalarından miras olarak devralan ve o toprak parçasını anayurdu bilen pek çok insan topluluğu dahi, üzerinde yaşadığı o alanı keşfetmekten oldukça uzaktır. İşte tam da bu nedenler ile çoğu zaman elindeki cevherin kıymetinin farkında olmayan pek çok halk, o cevherin farkına varan yabancı bir halk tarafından işgale uğrayabilir ve bu işgale neyin sebep olduğunu dahi bilemeden ellerindekini canları pahasına korumak uğruna nedenini bilmedikleri bir savaşa girişebilirler. Üstelik de bu savaşı, ellerindeki belki de o kıymetli cevher ile kolaylıkla kazanabilecekleri şeylerden yoksun olarak sürdürmek zorunda kalırlar. Zira onlar kendi anayurtlarını dahi keşfedememiş ”cahil” toplumlardır.

Keşifler, Kaşifler Çağı

Geçmişin dünyasında, özellikle de keşifler ya da kaşifler çağı olarak bilinen ve en büyük örneği Yenidünya’nın(Amerika Kıtası) keşfi olan dönemde, var olan ve bu yeni bilgilere sahip olan tüm insan toplulukları açısından, zihinlerde yepyeni bir dünya şekillenmiştir. Bu dönemde dünyada; haritalar değiştirilmiş, pek çok gizem çözülmüş, merak giderilmiş, kültür kavramı genişletilmiş, savaş teknolojisi ve dolayısı ile diğer tüm bilimsel gelişmeler de hızlanmış ve daha birçok önemli devrimin yanı sıra,belki de hepsinden önemlisi keşfetmenin keşfedene ne denli bir üstünlük sağladığı açıkça görülmüştür.

1453? ve 1492?

İlk tarih hepinizin malumu, İstanbul’un tarafımızdan fethidir. Fatih’in büyük cesareti ve dehası sayesinde tüm dünya tarihi açısından en önemli şehirlerden biri sayılabilecek ve Büyük Roma İmparatorluğu’na başkentlik yapmış bu kutsal şehir, bir daha geri verilmemek inancı ile fethedilmiştir.
İkinci tarih ise, Kolomb’un Amerika’yı keşfidir. Yukarıda bahsettiğim gibi sonrasında tüm dünya düzenini kökten değiştirecek gelişmelere yol açan tarihin en önemli olaylarından biridir.
Şimdi bir düşünelim!
İstanbul anlatılırken, ısrarla vurgulanan şey nedir sizce? ”Mozaik” kavramı öyle değil mi? Yani Battal hocamızın makalesinden bir örnekle;
« Les Grecs et les Arméniens et quantités de Turcs
faisant Dimanche – déjeuner dans un café avec du
kébab » ( Flaubert, 2008: 368)
« Yunan, Ermeni ve çok sayıdaki Türk, pazar günü
bir kebapçı’da birlikte öğle yemeği yiyorlar »
Sizce de bu güzel bir şey değil mi? GUSTAVE FLAUBERT’IN bir 19.yüzyıl yazar ve seyyahı olduğunu göz önünde bulundurursak ve fethin tarihi olan 1453 yılını hatırlarsak, şöyle bir sonuç çıkarmak kaçınılmaz değil midir? Aradan geçen onca yüzyıla rağmen biz bu şehri(henüz) katletmemişiz! Yalnızca fethetmişiz ve başlangıçta açıkladığımız gibi var olan kültürü yok etmek yerine onu kendi kültürümüzle harmanlayarak yepyeni ve iki kültürün de üzerinde bir kültür inşa etmişiz. İşte tam bu noktada tüm dünya tarihini kökten değiştiren Yenidünya’nın(Amerika) keşfi hadisesine geri dönersek ve sonrasındaki gelişmeleri takip edersek, Amerika’yı keşfedenlerle İstanbul’u fethedenler arasındaki büyük İNSANLIK farkını açıkça görebiliriz.
Şimdi tekrar düşünelim olur mu? Fetih ile keşif aynı şey mi? Hâlâ kocaman bir HAYIR! Fakat şu da açık değil mi? Fetih, şayet sonrasında fethedilen toprağın, o toprakta yaşan insanın ya da sahip olunan kültürün keşfine yol açmamışsa, yüzyıllar geçse dahi hâlâ eksikler varsa ve fetih sonlanabilen bir şey iken keşif sonsuza dek devam edebilecek bir şeyse, o halde niye Fatih’in torunları da en az onun kadar meraklı değiller bu şehre?
Battal hocamızın makalesine bu link’ten ulaşabilirsiniz: http://dergipark.gov.tr/download/article-file/411152 

İstanbul’a Seyahat

Eşsiz bir kültür turizmi yaşamak, tarihin bambaşka köşelerinde gezinmek, tatilinize tarifsiz güzellikler katmak için, seyahat planlarınızı İstanbul’a yapın.

İstanbul seyahatinizde nerede kalacağınıza, nereleri görmeniz gerektiği, neleri tatmanız gerektiğine dair bilgiler almak istiyorsanız bize mail atabilirsiniz. Kalabileceğiniz otellerden, yemek yiyebileceğiniz mekanlara, gezi rotanızdan, eğlence alanlarına kadar her konuda bilgiyi arkadaşlarımız karşılıksız olarak size vereceklerdir. Şimdiden iyi tatiller, iyi eğlenceler…

sehrinhikayesi@gmail.com

 

Oğuz Sarıtepe

İstanbul tarihi ve turistik yerler

Bizi Facebook adresimizden takip edin

Comments are closed.