Geçti Bu Demde Cihandan, Piri Mimaran Sinan
“Bu değersiz kul, Sultan Selim Han’ın saltanat bahçesinin devşirmesi olup, Kayseri sancağından oğlan devşirilmesine ilk defa o zaman başlanmıştı. Acemi oğlanlar arasından sağlam karakterlilere uygulanan kurallara bağlı olarak kendi isteğimle dülgerliğe seçildim. Ustamın eli altında, tıpkı bir pergel gibi ayağım sabit olarak merkez ve çevreyi gözledim. Sonunda yine tıpkı bir pergel gibi yay çizerek, görgümü artırmak için diyarlar gezmeye istek duydum. Bir zaman padişah hizmetinde Arap ve Acem ülkelerinde gezip tozdum. Her saray kubbesinin tepesinden ve her harabe köşesinden bir şeyler kaparak bilgi, görgümü artırdım. İstanbula dönerek zamanın ileri gelenlerinin hizmetinde çalıştım ve yeniçeri olarak kapıya çıktım ”
(Tezkiretü’l Bünyan ve Tezkiretü’l Ebniye)
Arkadaşı şair ve nakkaş Sai Mustafa Çelebi tarafından Tezkiret-ül Bünyan (Yapılar Kitabı) kitabında hayatı ve eserleri kendi ağzından anlatılır Koca Mimar Sinan’ın. ”Bu değerszi kul” diyerek başladığına şaşırmayın sakın, Sinan sahiden de arkadaşının aktarmaya çalıştığı kadar mütevazidir. Öyle ki, Süleymaniye Külliyesi -kendi deyimiyle kalfalık eseri- haziresinde bulunan Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan türbeleri ile Mimar Sinan’ın türbesi karşılaştırıldığında, Sinan’ın türbesinin oldukça basit ve mütevazı olduğu görülür(Bu üç türbe de Sinan’ın eseridir.)
Mütevazidir ya mütevazi olmasına, aslında hiçte gereği yoktur bunun. Sözden sakınacak değiliz; büyüktür Sinan, çok büyüktür.
Aslen askerdir. Yani öyle başlar macera. Fakat öyle sıradan bir asker değildir. Her işe yarar Sinan. Her gördüğünde bir şey bulur, üretir, türetir, yaratır. Birçok sefere çıkar ve birçok savaşa katılır. Bu savaşlarda savaş alanında olduğundan çok, çözümü bulunmaz meselelerdeki pratik çözümleriyle ünlenir. Yeri gelir gemi yapar, yeri gelir köprü. Kafası bir başka çalışır çünkü Sinan’ın.
« Hemen adı geçen suyun üstüne bir güzel köprünün yapımına başladım. 10 günde yüksek bir köprü yaptım. İslam ordusu ile bütün canlıların şahı , sevinçle geçtiler. »
(Tezkiretü’l Bünyan ve Tezkiretü’l Ebniye)
Onlar sevinçle geçerken, ya sen Koca Sinan? Gülmedi mi gözlerinin içi?
Eserlerindeki estetiği, mimariyi, hesabı kitabı anlatacak değilim. Ne bilgim yeter buna, ne de haddimdir onu hakkınca övebilmek. Fakat bilsinler istiyorum insanlar. Bilenleri, bildiğine emin olanları da bilsinler. Uzun bir ömür yaşadı Sinan ve bu uzun ömür boyunca; 92 cami, 52 mescit, 55 medrese, 7 darül-kurra, 20 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa (hastane), 6 su yolu, 10 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 de hamam olmak üzere 365 eser verdi. Fakat bu kadarı da yetmedi, ustalık eserim dediği Edirne’deki Selimiye Camii’ni Dünya Kültür Mirası listesine aldılar ölümünden yüzlerce yıl sonra.
Selimiye Camii’ni 86 yaşında yaptı Mimar Sinan, Ayasofya’yı onardı, güçlendirdi ve kuşkusuz ki bugünlerine ulaştırdı. Eski eserlerle abidelerin yakınına yapılan ve onların görünümlerini bozan yapıların yıkılmasını bile görev saydı kendine. Tarih boyunca sayısız yangının, sayısız hasara yol açtığı bilinciyle sokakların darlığına vurgu yaparak her daim varolan yangın tehlikesine dikkat çekip bu hususta ferman yayınlattı. Problem gördüğü her işi kendine dert edindi, makamına, mevkisine, kudretine boş vererek İstanbul’un kaldırımlarıyla bile bizzat ilgilendi. Büyük insandı Sinan ve böyle büyükken bile mührü nasıldı Sinan’ın bilir misiniz?
“El-fakiru l-Hakir Ser Mimaranı Hassa ” (Değersiz ve muhtaç kul, Saray özel mimarlarının başkanı)
Yani arkadaşı iyi tanıyormuş Sinan’ı. Koca Mimar Sinan, düşünün ki onlarca eser vermiş ve sayısız ilham dünyaya, bugün bile eserleri el üstünde tutulur hâlâ fakat aynı Koca Mimar Sinan kendi türbesini mümkün olduğunca sade planlamış. Garip değil mi?
Değil aslında! Dedik ya büyük adamdı diye Koca Sinan. Büyüklüğün başka bir manasında büyüktü o. Değeri yeterince bilinir bilinmez, eserleri yeterince anlaşılır anlaşılmaz orası ayrı. ”Kişi cücelerin arasında bir dev olsa dahi, cücelerin kelamı hakikat değilse, dev de pek bir dev sayılmaz ya hani” Mimar’ın da devliği biz cücelerin kelamına kalmıştır elbet. Bunca çabamız asıl buna sebep. Zira öyle ya da böyle onu hepimizden iyi tanıyan yakın arkadaşı ve hayat hikâyesini yazan Sai Çelebi’nin Sinan’ın mütevazi türbesinin dış duvarındaki kitabede bulunan dizeleriyle söylemek gerekirse:
“Yattığı yeri hüda kılsın, anın bağı cinan,(Allah onun yattığı yeri cennet bahçesi kılsın)
Geçdi bu demde cihandan, piri mimaran Sinan(dünyadan mimarların piri, üstadı olan Sinan’da geçti.)”
İstanbul’a Seyahat
Eşsiz bir kültür turizmi yaşamak, tarihin bambaşka köşelerinde gezinmek, tatilinize tarifsiz güzellikler katmak için, seyahat planlarınızı İstanbul’a yapın.
İstanbul seyahatinizde nerede kalacağınıza, nereleri görmeniz gerektiği, neleri tatmanız gerektiğine dair bilgiler almak istiyorsanız bize mail atabilirsiniz. Kalabileceğiniz otellerden, yemek yiyebileceğiniz mekanlara, gezi rotanızdan, eğlence alanlarına kadar her konuda bilgiyi arkadaşlarımız karşılıksız olarak size vereceklerdir. Şimdiden iyi tatiller, iyi eğlenceler…
sehrinhikayesi@gmail.com