Khalkedon’dan, Bakireler Tapınağına; Kadıköy, Maltepe
Haziran 23, 2022Tanzimat’tan Bitli Kağıthane’ye
Haziran 23, 2022
Ortaköy Yetimhanesi
Kimsesiz çocuklarla kimsesiz fotoğraflar arasında bir benzerlik olabilir mi? Duvarlarına kendi çektiğiniz fotoğrafları asabildiğiniz, yetimhaneden bozulma bir sergi alanındasınız ve niçin olmasın? Fotoğrafların sahipleri artık kimler peki? O fotoğraflarda, yüz yıl öncesinin kimsesiz çocukları gibi bu yetimhanede mi yaşayacaklar bir süre? Peki sonra ne olacak? Onlarda bir yangından kurtulabilecekler mi tıpkı çocuklar gibi? Ama onlar kaçamazlar ki…
Dünya’nın yine savaşa doymak istercesine büyük bir ölüm açlığıyla savaştığı yıllarda, çocukların yetişkinlere göre çok daha önemli bir sorunları vardı. Neler olup bittiğine dair hiçbir fikirleri olmadığı halde, olan şeyler öyle kötüydü ki sonunda kimsesiz kalıp sokaklara düşme ihtimali vardı her birinin.
İşte atmosferi bu halde olan bir dünyada henüz cihan harbi başlamamışken, İstanbul sokaklarında yaşayan bir grup kimsesiz Yahudi çocuğu Selanik kökenli Raşel Jozef Naar’ın dikkatini çeker. Ne iyi bir adamdır ki Naar, öylece devam edemez hayatına ve ilk aşamada 16 kız çocuğuna bir yuva temin etmeyi başarır. Fakat bununla da yetinmez çünkü sahiden iyidir Naar. Gider Osmanbey Fırın Sokaktaki bir binasını bu amaca tahsis eder ve 36 öksüz çocuğun bu yuvada barınmasını sağlar.
Zamanla Raşel Naar tarafından başlatılan bu girişim Yahudi cemaat tarafından da zaruri bir ihtihaç olarak görülür ve gittikçe gelişir. Birinci Dünya Savaşı sona ererken yetim sayısı maalesef 1200 civarındadır. Bolşevik İhtilalinden Türkiye’ye sığınanların çocuklarıyla beraber bu sayı daha da artınca, Hahambaşılık konuya eğilerek özel bir komisyon kurar. İzidor Franko başkanlığında kurulan bu komisyon, 1919 yılında II. Abdülhamid’in Kilercibaşısı Osman Bey’in konağı olarak bilinen ve bir zamanlar Ermeni Yetimhanesi olarakta kullanılmış olan bir binayı teslim alır.
Bina, 2850 m2 arsa üzerinde bahçesi ve havuzu bulunan, 3 kat kargir-ahşap karışımı bir yapıdır. Vaktiyle Ermeni Yetimhanesi olan binanın 25.000 liraya mal olan tamir ve tadilatı birkaç ay sürse de, civarda barındırılan çocuklar dahil 250 çocuk nihayet 1920 yılında buraya taşınır. Yetimhaneye müdür olarak da, Yetimhane Merkez Komisyonu’nun faal üyesi Lazarro Franko’nun öneri ve tavsiyesiyle, 1919 yılında İttihad ve Terakki Lisesi Müdürü olan Ester Bivas Angel ile eşi Avram Angel atanır.
Fakat her şey sürekli iyiye gitmez tabi…
21 Temmuz 1924 Pazartesi öğleden sonra, saat 2:30 sularında, bir kaynağa göre elektrik kontağından, diğer bir kaynağa göre ise baca tutuşmasından kaynaklanan ve ancak üç saat sonra söndürülebilen yangında, o anda bahçede bulunan 195 çocuğun tümü kurtarılır ise de alevler “taş üstünde taş bırakmaz”.
Aron Angel, unutamadığı çocukluk anılarından biri olan bu yangını şöyle anımsamaktadır: “ Yıl 1924, sıcak bir Temmuz ayında bir Pazartesi günü. Ben henüz 8 yaşındaydım ve Musevi Lisesi’nde okuyordum. Annemle [Yetimhane Müdiresi Ester Bivas Angel] tramvayla Karaköy’den Ortaköy’e dönüyorduk… Beşiktaşı geçmiş ve Çırağan Sarayı’nın biraz öncesine varmıştık ki “Yangın var, ileri gidemeyiz” deyip tramvayı durduttular ve yolcuları indirttiler. Annem merakla sordu: “Yangın nerede?” Cevap basitti: “Üzülmeyin hanim,, yalnız yetimhane yanıyor!. Annemin ve benim halimi düşünün”.
v
-Şalom Gazetesi Aron Angel ile görüşme, 22 Şubat 2006-
Belki de bu kötü hadiselerin etkisiyle arşiv belgelerine bakıldığında, büyük bir özverinin ve dayanışmanın hikâyesini barındırıyor yetimhane. 20 Mayıs 1930 tarihinde, M. H. Reisner başkanlığında gerçekleştirilen genel kurulda Yahudi çocukları için örnek bir yuva olarak tasvir edilen binada merkezi ısıtma, sıcak ve soğuk sulu duşlar, ders çalışma alanları, yatakhaneler, ibadethane, yemekhane ve çamaşırhane olduğunun üstünde duruluyor. 1946 yılında ise yine bir yangın çıkıyor yetimhanede fakat yine can kaybı yaşanmıyor. Bütün bunların akabinde inişli çıkışlı yarım yüzyıl varlığını sürdüren yetimhane, 70’li yılların başında artık ihtiyaç kalmaması sebebi ile faaliyetini durduruyor.
Ve geliyoruz günümüze..
”İstanbul’da şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı fotoğraf organizasyonu Fotoistanbul 1. Beşiktaş Uluslararası Fotoğraf Festivali; kente yeni bir festival, sergi ve etkinlik alanı da kazandırdı!”
Haber bu şekilde veriliyor gazetede ve hakları da var. Aynen öyle oluyor. Festival için onarılıp yenilenerek sanatsal bir mekana dönüştürülen Ortaköy Yetimhanesi’nde; usta ve genç sanatçıların, eski ve yeni fotoğrafları bir arada sergileniyor. Foto istanbul ile yeniden yaşamaya başlayan, terk edilmiş yetimhanedeki sergileri gezenler de, duvarlara kendi çektikleri fotoğrafları asabiliyorlar.
Şimdi en başa dönecek olursak, yani ”Kimsesiz çocuklarla kimsesiz fotoğraflar arasında bir benzerlik olabilir mi?” sorusuna, cevabım evet. Tıpkı bir zamanın ilgiye muhtaç kimsesiz çocukları gibi yine aynı binada, tüm bunları bilerek atacağınız her adımda yine aynı hisleri yaşayacağınız ve ister istemez hüzünleneceğiniz bir ortamda, bu seferde en çok kimsesiz fotoğraflarla ilgileneceksiniz.
Fakat sakın unutmayın, o yalnızca bir bina. Hüznü abartmayın, çocukları düşünün, fotoğrafları sevin…
İstanbul’a Seyahat
Eşsiz bir kültür turizmi yaşamak, tarihin bambaşka köşelerinde gezinmek, tatilinize tarifsiz güzellikler katmak için, seyahat planlarınızı İstanbul’a yapın.
İstanbul seyahatinizde nerede kalacağınıza, nereleri görmeniz gerektiği, neleri tatmanız gerektiğine dair bilgiler almak istiyorsanız bize mail atabilirsiniz. Kalabileceğiniz otellerden, yemek yiyebileceğiniz mekanlara, gezi rotanızdan, eğlence alanlarına kadar her konuda bilgiyi arkadaşlarımız karşılıksız olarak size vereceklerdir. Şimdiden iyi tatiller, iyi eğlenceler…
sehrinhikayesi@gmail.com