istiklal caddesi
İstiklal Caddesi’nde Hisler
Ocak 31, 2020
Balığın Karanlığı
Şubat 11, 2020

Beykoz’un Duvarları

Modern şehirlerin boş duvarları

Dünya’nın pek çok şehrinin artık bu duruma tahammülü yok. Zira sanat her yerde. Bazen yazılarda, bazen şiirlerde ve bazen de resimlerde. Özellikle şehir merkezlerinde, boş duvarları süsleyen dev resimler pek çok dünya şehrinde olduğu gibi İstanbul’da da yavaş yavaş görülmeye başlandı. Şimdi İstanbul’un Karadeniz kıyılarına uzanan ilçesi Beykoz’un duvarlarından bir örnekle ne demek istediğimizi açıklayalım.
Modern insanın zamanla yarışı akıl almaz bir hâl almış vaziyette. Kaybedecek bir dakikaya bile tahammülümüz yok. Zira artık geçmiş yüzyıllara oranla, aynı 24 saatin içine çok daha fazla şey sığdırmak zorundayız. Peki ama tüm bu yoğunluğun içinde ruha hitaben neler yapılabilir?
İşte bu duruma cevaben; şehirlerin, modern insanı bu yoğunluktan hiç değilse ruhen uzaklaştıracak bazı yeni düzenlemelere ihtiyacı oluyor. Bu düzenlemelerden biri de, eskilerde çok popüler olan kamyon ya da minibüs arkası yazıları gibi hepimizin dikkatini çeken ve tüm o yoğunluğun içinde kimi zaman bizleri güldüren, kimi zaman hüzünlendiren, kimi zamansa hayran bırakan duvar ya da sokak resimleri.
Ben bir Beykozluyum ve bu nedenle de yaşadığım ilçenin duvarlarına oldukça hakimim. İlk kez duvar resimleriyle karşılaştığımız zamanlar -sanıyorum 15 sene kadar önceydi- bir lise öğrencisiydim. Okula gidiş güzergahımız üzerinde -Dedeoğlu denilen mevki- yaklaşık 1 km ya da biraz daha fazlaca bir duvar koridoru vardı. Beykoz’un doğal alanı diğer pek çok ilçeye oranla fazla olduğu için, hayat tamamı ile bu doğal alanın içine serpiştirilmiş şekilde yaşanmaktadır ve bu nedenle de toprak kayması ve benzeri doğa felaketlerini önlemek adına Beykoz Belediyesi bu duvarlardan çokça kullanmaktadır. Çocukluğumdan beridir bu böyledir. Fakat kimin aklına geldi bilmem, bir gün gencecik abilerimiz ve ablalarımız ellerinde boyalarıyla, fırçalarıyla biz okul yolunda iken duvar başlarında karşımıza çıkmaya başladılar. Bir süre sonra ise duvarlarımızda Sadri Alışık’lar, Orhan Veli’ler, Fevzi Çakmak’lar, Ahmet Mithat Efendi’ler ”Ben De Beykozluyum” sloganıyla ve bizlere selamlarını ileten pozlarla resmedildiler.
Sonrasındaki süreçte şüphesiz ki yağmurdu, kardı derken harap olan resimler belirli aralıklarla yeniden düzenlendi, çeşitlendirildi ve yenilendi. Geçtiğimiz aylarda bu işlerin dünyanın popüler şehirleri üzerinde nasıl uygulandığı ile ilgili bir araştırma yaparken bizim pek çoğuna oranla daha büyük imkanlara sahip olduğumuzu düşündüm. Fakat nedense başlangıçlarımız hep hızlı olmakla birlikte, ilerleyişlerimiz hep ağırdan oluyordu bizim.
Belki de bu işin sadece duvarları boyamaktan öte bir iş olduğunu kavrayamamıştık henüz. Bu resimler sayesinde sanata, halkın sanata olan ilgisine, bilgi paylaşımına, unutulmaması gerekenlerin belirtilmesine ve her şeyden öte boş duvarların birer esere çevrilmesine büyük katkı sağlanmıştı. Aradan geçen yaklaşık 15 sene içinde, şehrin tümünde benzerleri görülen çalışmalar ne yazık ki yeterince gelişemediler ve duvarlarımız büyük bir dönüşüme yol açamadılar.
Fakat ben ümitliyim. Zira özellikle o ilk zamanlardaki umudu muhafaza etmeyi başardım ve Sadri Alışık’ın o bilindik selamıyla ”Ben De Beykozluyum” mesajını aldım. Şimdi umut verme sırası bizlerde, umut alma sırası da sizlerde…

 

Oğuz SARITEPE

İstanbul tarihi ve turistik yerler

Bizi Facebook adresimizden takip edin

sehrinhikayesi@gmail.com

Comments are closed.