Düşünen İnsan
Ağustos 23, 2024Tükenen Yaşamlar
Ağustos 23, 2024
DEĞİŞİM
Değişimden Korkup Yerinde Sayan Mutsuz Yığınlara!
Sofinin dünyasında okumuştum. Küçük bir kız okuldan evine döndüğünde posta kutusunda kendine ait isimsiz bir mektup bulur. Odasına gider ve merak içinde zarfı açar. Tek bir kelime yazmaktadır.’Kimsin’ Mektuplar bununla kesilmez Sofi artık her gün yeni mektubunu okumak için sabırsızlanmakta ve bir an önce eve gitmek istemektedir. Sürekli bir şeyler öğrenmektedir ve bu öğrendikleri Sofi’yi değiştirmektedir. Sofi öğrendikçe sorgulamakta sorguladıkça sormaktadır. Bu değişime ailesinin verdiği tepki ise tanıdıktır.’Uyuşturucuya mı başladın?’
Tanıdık bir örnektir. Değişmek kötüdür. Ya da biz kötü bir mana yüklemişizdir. Çünkü hoşlanmadığımızda değişmişsin deriz. Değişmek demek bizim için kötüyü çağrıştırır. Korkarız değişmekten. Biz değişmekten korkarız ve değişimi çağrıştıran her şey bizi korkutur. Kafalarımıza kötü bir kavram olarak ekilmiştir değişmek.
İlköğretimimize başladığımızda hepimiz doktor adayıyızdır ya da avukat kimi ise öğretmen Oysa biliriz ki; sadece üç kişiden biri sahip olacaktır akademik eğitime. Birbirimize rakibizdir sürekli. En iyisi benim çocuğum olmalı. Daha yedi yaşında tanışırız dayanışma yerine rekabetle. Sonrada kafamıza ekilir -rekabet başarıyı getirir-.Oysa başarı sevgiyle anlam bulur. Asıl bütünlük ise dayanışmadır. Sonra doktorlara kızarız ne de duygusuzlar diye! Oysa biz değil miyiz başarıyı rekabete endeksleyip sevgiyi birçoğundan alan. Doktor olana kadar herkesi ona rakip gösterip bencilliği öğreten. Ya da bir avukat, haklı olup olmadığına bakmadan sadece kazanma hırsı olan. Bir mimar, mühendis ya da eğitmen olamamış öğretmen adayları…
Bütün yaşamımızı fizyolojik ihtiyaçlara harcarız eğer alt tabakaysak. Bilim der ki; ‘’düşünmeyen beyinler mi yaratmak istiyorsun fizyolojik ihtiyaçlarını eksik bırak.’’Burada da bencilizdir. İlgilenmeyiz fabrikadan atılan birinden. Hatta yerine biz girmek isteriz. Bütün yaşamımız bu boşlukları doldurmakla ve bu ihtiyaçları karşılamakla geçer. Sonrada düşünür neden geriyiz deriz. Oysa birlik,dayanışma ne bu sorunlara yenilir nede bu sorunları çıkartanlar bunun karşısında durabilir.
Hiç sevmeyiz aslında. Sevdiğimizi sanırız bir yaşam. Çünkü ilgilendirmez bizi Somali de ki açlık. Filistin de ki çocuk ise bizim çocuğumuz değildir. Iraktaki bombaları duymayız ne de olsa bizim üstümüze yağmamaktadır. Sokak çocuklarını şansızlıkla açıklarız.’’Kimileri şanslı doğar kimileri şanssız.’’Kazalarsa birer kaderdir. Önüne geçmek mi haşa kim verir bu aklı bilmem ki.Deprem kaçınılmazdır.O halde kaçmaya da gerek yoktur.Belki devlet olarak biri iki kask dağıtırlar.Ne de olsa reklamını yapacak, ona da değer biçecek anlayış ve destekçisi basın bulmak mümkündür.
Sevmek için bizim olmalı. Bizim olmayanlarsa at gitsin yada özen seninde olsun. Tabi karşılığını verirsen. Felsefe deliliktir. Yapanlar ise deli. Düşünmekte nasıl yapılır; o da bilinmez. Olanla yetinmelisin fazlasını istersen anarşist olursun.Sus ve itaat et! Bu en bildiğimiz gerçek. Bir teori şöyle söyler:’’Suni de olsa terör yarat bu kitleleri sürüleştirir.’’Çoban bulmaksa zor değildir zaten.
Televizyonlarda izleriz öğrenciler, memurlar, işçiler. Sürekli bir şeyler isterler. Önemli olan istekler değildir elbet.Ne de olsa onların hepsi terörist.Mantık ise basittir.Ladin neyse sen O’sundur ya da Bush gibi bir şeysindir işte.Hak istiyorsan Ladinle bir tutarlar seni.Nedir ki dertleri gencecik çocukların?’’Gidin evinizde oturun sen mi kurtaracaksın dünyayı çocuğum.’’
Sanki her şey yolundadır. Hiçbir şey değişmesin. Değiştirmek isteyenler değişsinler daha mantıklıdır. Susuzluk tehlikesi yoktur. Deprem tehlikesi bir safsatadır. Hastanelerde sorunsuzca tedavi olunmaktadır.Eğitim ise dünyadaki ilk 500 de ki ilk 50 üniversite bizimdir.Kazalar bu ülkede yaşanmaz.Ölmek için gerçekten çok uğraşmak gerekir.Bütün kurumlar görevlerini eksiksiz yaparlar.Değişecek hiçbir şey yoktur.O halde yazmaya da gerek yoktur.Her şey yolundadır.Yolunda olmayansa tek bir şeydir.O da değişime en karşı olan diğer bir değişle var olan durumdan en çıkarı olanı ilgilendirir.Onun için tek bir sorun vardır.O da değişimin kaçınılmaz olacağı gerçeğidir.