Eskişehir’de Masal Şatosu; Gizemli Bir Yolculuk
Ağustos 14, 2024Aya İrini ; Penelope Efsanesi
Ağustos 14, 2024
Günün Sonu Yeni Bir Yaşamın Başlangıcı
O sabah güzel bir güne başladım. Huzurlu bir hisle uyandım. Baharın kokusuyla başlangıç yapmıştım güne. İşe gitmek için yola çıkmadan önce duşumu aldım. Yeni aldığım parfümü sıkmıştım ki, ne giyeceğime karar veremediğimi fark ettim. Dolaptaki kıyafetlerimin neredeyse hepsini şöyle bir elden geçirdim. O güne yakışır bir kıyafet olsun istiyordum ,fakat neyin yakışacağına bir türlü karar veremiyordum. Sonunda kot pantolon, üzerine saten bir gömlek, deri bir ceket ve topuklu ayakkabılarımı giyerek işe gitmek için yola koyuldum.
Arabama doğru yürürken fark etmemiştim ama arabanın içinde ekşimsi bir koku hissettim. Havadan mı arabanın içinden mi anlayamamıştım. Arabayla hareket ettikten sonra o koku daha da yoğunlaştı. Trafikte olduğum için çok detaylı bir şekilde nereden geldiğini bulmaya çalışamıyordum. Etrafımı koklamaya çalışsam da, büyük bir yanım araba sürmeye çalışıyordu.
Kısa bir yolculuktan sonra iş yerine gelmiştim. Arabadan indiğimde halen o kokuyu duyabiliyordum. İçeri girdim, iş arkadaşlarımı selamladım ve masama oturdum. Aklım halen kokudaydı. Acaba iş arkadaşlarımda o kokuyu alabiliyorlar mıydı? Zor durumdaydım. Ya koku benden geliyorsa!
Bir yanım utanıyor bir yanım ise bunun nasıl olduğunu merak ediyordu. Duşumu almıştım. Parfümü sıkmıştım. Kıyafetlerimde temizdi. Nasıl olur da o koku olabilirdi ki?
Bir süre geçmişti ki, en yakın arkadaşım, aynı zamanda iş arkadaşım Deniz girdi odama. Bir süre sadece göz göze geldik. Bir şey söylemesini bekliyordum. Tabi ki benim bakışlarımdan oda benim bir şey söyleyeceğimi düşünmüştü. Sonuçta kısa bir sessizce bakışma.
İşle ilgili bir şeyler söyledi bana. Anlatıyordu ama ben halen o ekşi kokuyu hissediyordum. Sonunda dayanamadım ve sordum;
-Deniz üzerimdeki kokudan rahatsız olmuyor musun?
Deniz kısa bir şaşkınlıktan sonra, gülümsedi;
-Neden rahatsız olayım. Her zaman ki parfümün, hem biliyorsun bende seviyorum bu kokuyu.
Nasıl olurdu? Bu nasıl mümkündü? Ben ekşi bir koku alırken O parfümümden, her günkü kokumdan bahsediyordu.
Deniz çıktıktan sonra sandalyede şaşkınlık içinde geriye doğru yayılırcasına ittim kendimi. O sırada içeri girerken sandalyenin arkasına astığım ceketim yere düştü.
Tam ayağa kalkmıştım ki o da ne! Yerde sere serpe uzanmış bir tilki vardı. Çığlık attım o panikle. Deniz beni görmesiyle odaya attı kendini. Diğer arkadaşlarımda odanın kapısına kadar gelmişlerdi.
Deniz bana bakıyor neden çığlık attığımı anlamaya çalışıyordu. Yere baktığımı görünce;
-Bunun için mi bağırdın Sevgi, assana ceketini askılığa diyerek eğildi ve onu yerden aldı.
İşte o an sanki bir el dokunmuştu bana. Mucize gibi bir histi. Ne olduğunu bilmiyordum ama fark ediyordum. Aman tanrım! Aklımdan o ana kadar geçmeyen, fark edemediğim onlarca şey geçiyordu.
Gözlerim dolmuştu. Büyük bir utanç içinde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Bana nasıl bakacakları, hakkımda ne düşünecekleri umurumda bile değildi. Artık o ekşimsi tadın nedenini biliyordum. Üzerimde bir can vardı.. Benim giyinmem için katledilmiş bir can.
Hiçbir şey demeden, çantamı aldım ve dışarı çıktım. Nasıl olurdu da senelerdir karşımda haykıran bu vahşeti görememiştim. Etrafımda çantalar, ayakkabılar, kıyafetler… O ana kadar sadece aksesuar olarak gördüğüm her şey artık karşımda bir hayvanın cesedinden başka bir şey değildi.
Yapmam gerekeni biliyordum. O eski beni öldürmeliydim.
Günün sonu benim için yeni bir yaşamın başlangıcı olacaktı.
Sevgi Fetin Ercan