kutsal havariler kilise
Konstantin’den Fatih’e, Fatih’ten Bize
Şubat 11, 2020
İstanbul’u Keşfetmek 2
Şubat 11, 2020

İstanbul’u İzliyorum, Gözlerim Açık

İstanbul’u İzliyorum, Gözlerim Açık

 

Kadıköy’ü seviyorum. Tam orta yerinde bir tiyatro sahnesi olan başka meydanlarda var ve ben onları da seviyorum. Tiyatroya gidecek olmasam dahi önünden geçmekte olduğum yapının bir tiyatro oluşunu, denize yakınlığını, yol üstülüğünü ve konumu gereği doğal bir randevulaşma alanı teşkil edişini seviyorum. Kadıköy otobüsündeyken benimle birlikte seyahat etmekte olan yolcuların en az birkaçının aynı tiyatronun önünde birilerini bekletiyor olabilme ihtimallerini yahut erkenden varıpta ağaç olabilme hâllerini -kendimde bizzat defalarca yaşadığımdan- gayet iyi biliyor ve seviyorum.

 

Beklerken yanımdan geçen insanların hepsinin değil belki fakat azınlıkta sayılamayacak kadar çoğunluğunun ellerinde kitaplar,dergiler gördüğümde seviniyorum. Kapısının biraz uzağındayken tiyatro için gelenleri izliyor ve kendim girmeyecek olsam dahi ilginin yoğun oluşuna seviniyorum. Dahası bir meydanı heykellerin süslüyor oluşunu, gösterişli anıtları, harikulade bahçe düzenlemelerini ve özellikle son yıllarda lalelerin herbir yana ölçülü birer şiir dizesi gibi dizilişlerini de seviyorum fakat bir tiyatro sahnesinin meydanın tam ortasında, ulaşımın en kolay olduğu ve hayatın bu kadar içine dahil edilebildiği hâlini hepsinin üzerinde tutuyorum.
Belki de lise yıllarımda iki kez tiyatro oynamış olmam sebebiyle tiyatroyu özel bir yere koyuyorum. Ayrıca sahnede olmanın verdiği heyecanı ve oyun bitttiğinde alkışlanırken hissedilen o tarifsiz mutluluğu ufacıkta olsa tecrübe etmiş olmakla kendimi tiyatro sanatını savunmak konusunda görevli hissediyorum. Hatta sadece bu nedenle olabilir, şayet buluşma noktamız orası ise mutlaka randevu saatinden erken gidiyor ve kendimce gözlemler yapıyorum. Işıklardan karşıya geçen insanları, tiyatronun sağ duvarının altındaki çiçekçileri ve büfelerdeki hareketlilikleri izliyorum. Bu koşuşturmacanın tam merkezindeki sahnenin yerine koyuyorum kendimi ve çok yakıştığımı düşünüyorum bu güzelim İstanbul elbisesine. Kendimi bu elbisenin göğüs kısmına iliştirilmiş bir gül varsayıyor ve ne güzel kokuyorum bilseniz…

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;

Bir yosma geçiyor kaldırımdan;

Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.

Birşey düşüyor elinden yere;

Bir gül olmalı;

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

 

Orhan Veli’nin ”bir şey düşüyor elinden yere, bir gül olmalı” derken güle verdiği anlamlı güzelliği, kendimce bir yosmanın elinden düşürmeden fakat denize nazır büyükçe bir yapının göğsünden doğurtarak, bu meydanın asla kirlenemeyeceğini, asla kirletilemeyeceğini düşünüyorum ve Orhan Veli’yi çok seviyor olmama rağmen ”İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı” dizesine, bu şehri her defasında gözlerim açık ve büyük bir tutkuyla izleyerek haddimce bir karşılık veriyorum…

İstanbul’a Seyahat

Eşsiz bir kültür turizmi yaşamak, tarihin bambaşka köşelerinde gezinmek, tatilinize tarifsiz güzellikler katmak için, seyahat planlarınızı İstanbul’a yapın.

İstanbul seyahatinizde nerede kalacağınıza, nereleri görmeniz gerektiği, neleri tatmanız gerektiğine dair bilgiler almak istiyorsanız bize mail atabilirsiniz. Kalabileceğiniz otellerden, yemek yiyebileceğiniz mekanlara, gezi rotanızdan, eğlence alanlarına kadar her konuda bilgiyi arkadaşlarımız karşılıksız olarak size vereceklerdir. Şimdiden iyi tatiller, iyi eğlenceler…

sehrinhikayesi@gmail.com

İstanbul Tarihi ve Turistik Yerler; Şehir İstanbul

Bizi Facebook sayfamızdan takip edin

                                       Oğuz SARITEPE 

Comments are closed.