Her Dilden İstanbul Adları
Şubat 11, 2020Konstantin’den Fatih’e, Fatih’ten Bize
Şubat 11, 2020
Karagöz
İstanbul Kâtibim Karagöz Evi
Hayâlî dediğin evvela temiz, anlaşılır bir İstanbul Türkçesi ile konuşacak, taklit yeteneği olacak sonra tûluatı(bir nevi doğaçlama) bilecek ve izleyicileri güldürme kabileyetine sahip olacak. Hayâlî dediğin -yani Karagöz’ün ustası-, Yardak isimli yardımcısıyla fakat büyük oranda yalnız başına tüm karakterleri idare edecek, gerekli yerlerde şarkılar söyleyecek, gazeller okuyacak, uzun hava çekecek, bir yandan sesini karaktere göre değiştirecek-açacak-kısacak-şive yapacak, bir yandan da beyaz perdedeki tüm karakterlerine kıvrak el hareketleriyle canlılık verecek. Hayâlî dediğin büyük sanatkârdır…
Gerçekten yaşadılar mı? Yaşadılarsa tam olarak ne zaman? Ya da aslında kimler ve nasıl var oldular? Haklarında bir sürü rivayet olmasına rağmen bu konularda bir netlik yok maalesef. Fakat ben birbirinden oldukça farklı anlatılar arasında birini diğerlerinden hem daha inandırıcı buluyorum hem de bu anlatının dikkat çekmek istediğim asıl konuyla doğal bir bağlantısı var. O nedenle meseleye buradan dahil oluyorum;
Yavuz Sultan Selim’in 1517 Mısır seferi sonrasında, imparatorluğa yeni katılmış topraklar sayesinde tıpkı geçmişte çeşitli kültürlere sahip büyük toprakları yöneten diğer devletlerde de olduğu gibi Osmanlıda da kültürel anlamda büyük kazanımlar olmuştur. İşte bizim Karagöz’ün mazisine dair anlatılanların bana kalırsa en makûlü bu vesileyle kültürümüze -tabi en ilkel hâliyle- geçişidir. Denir ki Yavuz Sultan Selim, savaşta mağlup ettiği Memlûk Sultanı Tomanbay’ın yenilişini fethettiği topraklarda tanıştığı bu sanatın o zamanlar ki hâliyle, oğlu ve geleceğin Kanûnisi Veliaht Süleyman’a izletmek istemiş ve bu nedenle de bu sanatın icracılarını İstanbul’a getirtmiştir.
Hikâyenin buradan sonrası gayet anlaşılır bir şekilde hızla ve toplumun istekleri doğrultusunda gelişmiş ve kültüre rahatlıkla yerleşmiş olabilir. Zaten aslında sanat denilen hadiseyi tüm insanlığın ortak üretimi saymak ve özelinde bir kültüre has kabul etmek gibi bir yanlışa da düşmemek gerekir. Fakat yine de sanat özelinde değil de çocuk özelinde bir şeyler söylemek şarttır bu doğrultuda, zira mesele geleceğin Muhteşem Süleyman’ıdır…
Muhteşem Süleyman’da olsan, şayet çocuksan o perdenin karşısında diğer tüm çocuklarla aynı heyecanı yaşarsın…
İstanbul Kâtibim Karagöz Evi her çocuğa birer Kanûni’lik vasfı veremez tabi ki fakat emin olun ki aynı heyecanı yaşatabilir. Tüm çocuklar hatta mesele Karagöz ve Hacivat’ın didişmesi olunca yetişkinler bile aynı heyecanı yaşarlar ve yaşı henüz çok genç olupta geçmişe özlem duymaya başlamamış olanlar bile eminim ki beyaz perdenin büyüleyici doğasından olacak doğal bir nostalji tadı alabilirler.
Sultanahmet’te özellikle son birkaç yıldır Ramazan aylarında meydanlarda Karagöz oynatılmaya başlandı. Bu kültürü yaşatmak adına önemli başka çalışmalarda yapılıyor. Artık internet ortamında da izleme şansına sahibiz fakat yine de bu sanatı kendine meslek edinmiş Son Mohikanları(Hasan Hüseyin Karabağ onlardan biri), kendileri kitlelere ulaşamasalar bile üçer beşer yoklayıp, ziyaret edip, destek olmalıyız.
İstanbul’a Seyahat
Eşsiz bir kültür turizmi yaşamak, tarihin bambaşka köşelerinde gezinmek, tatilinize tarifsiz güzellikler katmak için, seyahat planlarınızı İstanbul’a yapın.
İstanbul seyahatinizde nerede kalacağınıza, nereleri görmeniz gerektiği, neleri tatmanız gerektiğine dair bilgiler almak istiyorsanız bize mail atabilirsiniz. Kalabileceğiniz otellerden, yemek yiyebileceğiniz mekanlara, gezi rotanızdan, eğlence alanlarına kadar her konuda bilgiyi arkadaşlarımız karşılıksız olarak size vereceklerdir. Şimdiden iyi tatiller, iyi eğlenceler…
sehrinhikayesi@gmail.com