Bilim Büyüleyici Bir Şey; Süper Kamera
Şubat 11, 2020
Bir Zamanda Yolculuk Masalı
Şubat 11, 2020

Mutasyon

MUTASYON

Bir örümceğin ısırığı sonrasında vücudunda bazı değişimler gözlenen ve bu değişimlerin etkisiyle bir süper kahramana dönüşen sevgili Peter Parker(örümcek adam), o günlere değin yalnızca din-bilim tartışmalarında adı geçen ve kesinlikle olumsuz bir anlam ifade eden ”mutasyon” olayına benim açımdan ilk kez olumlu bir anlam kazandırmıştı. Bu nedenle kendisine teşekkürü bir borç bilirim fakat yine de bilimin mutlak zaferini ancak beyaz perdede var olan ve tamamen hayal ürünü bir sürece dayalı olarak ortaya çıkan bir süper kahraman ile kazanmış olması üzücü tabi.
O çok meşhur DNA, büyük oranda televizyonların etkisiyle uzun yıllardır halk arasında dahi adı çokça kullanılmaya başlanan fakat önemine ve aslında ne olduğuna dair de hemen hemen hiçbir şey bilinmeyen oysa varlığımıza ve bu varlığı oluşturan biyolojik kimliğimize dair en tanımlayıcı belgedir.
Şimdi bu doğrultuda ilerleyerek, en azından lise seviyesinde eğitim görenlerin sıklıkla duydukları kromozom, gen ve dna üçlüsünün bizim şu süper kahraman örümcek adamla ne ilgisi var diye bir soru atalım mı ortaya? Hadi atalım…
Uzun ve ince DNA ipliklerinin kendi üzerlerine kıvrılarak oluşturdukları sarmala kromozom adı verilir. Genler ise kromozomları oluşturan uzun DNA ipliklerinin işlevsel olarak birbirlerinden ayrılan bölümleridir.

Burada bilimsel anlatımın dozunu bir miktar daha arttırarak ve görselinde hakkını vererek DNA’yı oluşturan gen bölümlerinin içeriğine değineceğim. Fakat konuyla en ilgisiz kişinin bile ancak bir miktar soru işareti ile sıyrılabileceği kadar da basit bir anlatım olması konusunda çaba sarf edeceğim.
Adenin(A) – Timin(T) – Sitozin(C) – Guanin(G)
Bunlar bazlarımız, nükleotitte diyebiliriz fakat ben bazı tercih ediyorum. Bu bazlar yukarıdaki şekilde de görüldüğü üzere karşılık geldikleri harfler itibarı ile özelinde genlerin içindeki, genelinde ise tüm DNA yapısındaki bağlantıları oluşturan kimyasal maddelerdir.
Bu bazlar bulundukları her bir bağlantıda birbirleriyle eşleşirler, yalnız değişmez bir özellik olarak her zaman için Adenin(A) Timin(T) ile Sitozin(C) ise Guanin(ile) eşleşir.
Bu bazların birbirleriyle eşleşmeleri ve sonrasındaki DNA yapısının Gen bölümünde oluşturdukları kodlar, tüm varlığımızı oluşturan kimliğin belirleyici unsurlarıdır. Yanyana üç bazın gelmesi ile oluşan kodlar ve bu kodlara karşılık gelen aminoasitler her biri başka bir işleve sahip memurlardır diyebiliriz. 4 farklı bazın olasılık olarak birbirinden farklı 64 üçlü grup oluşturabildiğini fakat ortaya çıkan bu 64 işlevsel gruba karşılık yalnızca 20 aminoasitin denk geldiğini yani birçok farklı kodun aslında aynı aminoasitte karşılık bulduğunu da ekleyelim.
 

Daha anlaşılır bir şekilde anlatmak gerekirse; vücudumuzda DNA denilen ve bize dair her şeyin eksiksiz şekilde yazılı olduğu bir klavuz var. Bu klavuzun vücudumuzun farklı özelliklerine ayrılmış farklı bölümleri var(genlerimiz) fakat özünde tüm bu bölümler birbirleriyle yer değiştirdiklerinde farklı görevler üstlenen toplamda 4 farklı memur tarafından idare edilmekteler.

İşte tüm bu anlatılanların odağında ”mutasyon” olayını filmlerden ya da din-bilim tartışmalarından bağımsız olarak irdelemek mümkündür. Çünkü mutasyon denilen olay aslında birkaç farklı şekilde oluşuyor olsa da temelde tek bir anlam ifade eder: Baz dizilimlerindeki değişimler!
Peki bu ne anlama geliyor?
Aslında oldukça basit. Üçlü birer harf grubundan oluşan aminoasitlerimizin içerisindeki bazların sıralamalarında meydana gelen rastgele değişimler, o aminoasitlerin ya başka bir aminoasite(dolayısı ile başka bir işleve) ya da anlamsız bir yapıya bürünmesine sebep oluyor. İşte o çok popüler mutasyon, tam olarak buna deniyor. Pekte filmlerdeki gibi değil sanki??
Dostumuz örümcek adamdaki olumlu ve kahramanca değişimin aksine, özellikle din-bilim tartışmalarında inatla olumsuz bir anlam atfedilen mutasyon olayı, aslında tüm varlığımızı oluşturan belirleyici kimlik yapımızın(DNA) içerisindeki rastgele ve -sıkı durun- ÇOK BÜYÜK KISMI zararsız olan kimyasal değişimlerdir.
Öyle nadiren görüldüğü falan da yalandır. Tüm yaşamımız boyunca vücudumuzda 30 trilyon civarı mutasyon olayı gerçekleşir. Fakat büyük kısmı kayda değer bir değişime neden olmaz. Ufak değişimlere neden olanların ise çok azı olumsuz, çoğunluğu zararsız değişimlerdir. Yani vücudumuzda doğumdan(ilk varoluş anından) ölüme sürekli rastgele bozulmalar, değişimler -hatta hatalar da diyebiliriz- meydana gelir fakat bunların çok büyük bir bölümü etkisiz ya da en azından zararsızdır.
Ancak son söz olarak belirteyim ki, akademik anlamda üzerinde ciddiyetle çalışılan mutasyon örnekleri de vardır. Özellikle radyasyon ya da başka tür yoğun, güçlü ve dışarıdan gelen etkilere bağlı yaşanan değişimler de mevcuttur. Ya da bu alanda yalnızca deney amaçlı yapılan bilinçli çalışmalarda vardır. Fakat anlam itibarı ile ve özellikle de din-bilim tartışmalarında kullanılan(aslında gerçek olan) yönü ile mutasyon, yukarıda anlatmaya çalıştığım şekildedir.

Yazarımızın tüm yazıları için lütfen tıklayınız; Oğuz Sarıtepe

Anasayfa için lütfen tıklayınız

Bizi Facebook adresimizden takip edin

Comments are closed.