Sevgi Bahçesi
Şubat 11, 2020Mozaikler Yarışıyor
Şubat 11, 2020
ÖLÜ SİLÜET
Sabah oldu.
Adam uyandı.
Tertemiz bir rüya görüyorken uyandı.
Sabaha karşı uyandı adam, henüz hava karanlıkken uyandı.
Traş oldu adam, yıkandı, giyindi, çay içti.
Kravatta taktı adam, ayakkabılarını boyadı, dışarı çıktı.
Evinin tam önüne park etmişti biri, cebinden bir kağıt parçası çıkardı ve bir uyarı notu yazarak kibarca iliştirdi sileceğin altına.
Yürüdü adam sokak boyu, günaydın dedi pencere kuşu erkenci ihtiyarın birine, ihtiyar cevap vermedi.
Bakkala girdi adam, günaydın dedi ve bir sigara istedi.
Günaydın demedi bakkal, sigarayı uzattı, parayı aldı, para üstünü verdi.
Hayırlı işler dedi adam, bakkal cevap vermedi.
Yürüdü adam sokak boyu, caddeye geldi, minibüs beklemeye başladı.
Minibüs geldi, ilk duraktı, minibüste 13 boş koltuk vardı ve durakta 13 kişi, herkes oturdu.
200 metre sonra minibüs durdu, bir teyze bindi, kimse yer vermedi, adam verdi.
Adam yolun geri kalanında ayakta gitti.
20 dakika sonra adam şirketin tam önünde indi.
Kapıdaki görevliye selam verdi, görevli almadı.
Adamın ardında lüks bir araç durdu, içinden başka bir adam indi, görevliye hiçbir şey söylemedi, görevli günaydın efendim dedi.
Adam güldü.
Asansöre binecekti adam, yer vardı ama beklemediler.
Adam yürüdü 5 kat, bekleyebilirdi, beklemedi adam.
Masasına oturdu sessizce.
Kağıtları okudu, kağıtları sağdan alıp sola, soldan alıp sağa koydu, kağıtları ayırdı, listeledi, müdürüne götürdü.
Müdür kağıtlara baktı, çıkabilirsin dedi, adam çıktı.
Adam yemek saati tuvalete gitti, ellerini yıkadı, masasına döndü, sandviç yedi, çay içti, tuvalete gitti, ellerini yıkadı, masasına döndü.
Adam tekrar çalışmaya başladı, tekrar kağıtları okudu, ayırdı, listeledi, müdürüne götürdü.
Müdürü tekrar çıkabilirsin dedi adama, adam tekrar çıkabildi.
Akşam oldu.
Toparlandı adam ve minibüs durağına indi, bekledi, minibüs geldi, bindi, oturamadı.
Bir durak önce indi adam, alış veriş yaptı, sadece sebze aldı, eve geldi.
Evin önünde araba yoktu, kağıt yerdeydi, yazı onundu.
Adam eve girdi, soyundu, sebze yedi, televizyon izledi ve uyudu.
***
Gök gürledi gece, yıldırım düştü, şimşek çaktı, fırtına koptu.
Soğudu hava, evsizler dondu, yağmur yağdı, sel oldu.
Bir silüet girdi atmosfere, karanlık bir silüet, uçtu gece boyu, bir şey aradı ve buldu sonunda.
***
Sabah oldu.
Adam uyandı.
Hiçbir şey görmüyorken uyandı.
Zihninin bir bölümü sanki hep uyanıkmışçasına ve ona zamanın geldiğini bildiriyormuşçasına birdenbire, kendiliğinden ve emince uyandı.
Traş olmadı adam, yıkanmadı, giyinmedi, çay içmedi.
Kravatlarına baktı adam, renk renk, desen desen.
Avuçladı hepsini birden, masaya koydu, kolonya döktü, az geldiğini düşündü, biraz daha döktü ve yaktı.
Ortalık duman oldu, camı açtı, hava yeni aydınlanıyordu, nefes aldı.
Sevmedi adam bu günü.
Yangını söndürdü, aynaya baktı, ifadesizdi yüzü.
Güldü birden.
Ama sadece gülmedi adam, düşündü bir şeyler.
Kot pantolun giydi, siyah bir tişört ve siyah bir de şapka taktı başına, dışarı çıktı.
Evinin tam önüne park etmişti biri, cebinden bir çakı çıkardı ve evin giriş yolu boyunca çizdi kaputu.
Tam yürüyordu ki geri döndü adam, sileceğe baktı, kaldırdı önce, beğenmedi sonra, kavradı sileceği, gülümsedi yine, kırdı ikisinide.
Yürüdü sonra adam sokak boyu, erkenci ihtiyarı gördü, baktı yüzüne nefretle ve durdu karşısında bir süre, korktu ihtiyar ve içeri girdi hızlıca, örttü pencereyi ve hatta perdesini bile.
Bakkala girdi adam, hiçbir şey söylemedi, sigarayı işaret etti, sigarayı aldı, parayı uzattı, bakkal parayı tuttu, çekti, adam bırakmadı parayı, bakkal şaşırdı, yırtılacaktı para, adam güldü, çevirdi bileğini hızlıca, yırtıldı para, bakkal hiçbir şey diyemedi.
Yürüdü adam sokak boyu, caddeye geldi, minibüs beklemeye başladı.
Minibüs geldi, ilk duraktı, minibüste 13 boş koltuk vardı ve durakta 13 kişi, herkes oturdu.
200 metre sonra minibüs durdu, bir teyze bindi, kimse yer vermedi, adam da vermedi, teyze durdu adamın başında, adam uyuyor gibi yapmadı, kafasını çevirmedi başka bir yöne, tam karşıya baktı, gözlerini kocaman açtı.
Adam yolun geri kalanında güldü.
20 dakika sonra adam şirketin tam önünde indi, bekledi bir süre, kapıdaki görevliye baktı, gece çok yağmur yağdığından her yer ıslaktı, lüks aracı gördü, güldü, yürüdü, görevli araca hamle yapacakken ayağını yere sertçe vurdu, görevlinin üstü başı su oldu, afalladı görevli, ne yapacağını bilemedi, adama baktı bir süre, adam güldü.
Asansöre binecekti adam, yer vardı ama beklemediler.
Güldü adam, yürümedi 5 kat, merdivene yöneldi, kameranın olmadığı bir açı seçti, yangın alarmına bastı, herkes panikledi, ışıklar söndü bir süre, asansör durdu, çığlıklar atılmaya başladı şirkette, adam sessizce bekledi, yukarıdan koşanları duyunca birkaç adım koştu onlarla sonra asansörün önüne geçti, bekledi, kriz kısa sürdü, asansör geldi, adam bindi ve tek başına çıktı yukarı,tehlikeli olabilir diye uyararak diğerlerini.
Masasına oturdu gülümseyerek.
Kağıtlara baktı adam, kolonyasını gördü, toparladı hepsini, tuvalete gitti, yaktı.
Dumandan yangın alarmı çalıştı yine, yine ciddiye alındı ve yine panik yapıldı, adam sifonu çekti, lavabonun başına geçti, kendine baktı, musluğu açtı, gözü suyu israf etmeyiniz yazısına takıldı, güldü, yazıyı söktü, suyu kapamadı, masasına döndü.
Öğlene kadar hiçbir iş yapmadı adam, öğlene doğru müdürün hesabına kendine et söyledi, herkes yemeğe çıktığında, müdürün odasına girdi, kapıyı içeriden kilitledi, ayakkabılarını çıkardı ve et yedi, müdürün önemli konuklarına ikram ettiği bir şişe içkisi vardı, kısa bir süre arayınca buldu, açtı, içti, kalanını müdürün özel eşyalarının bulunduğu çekmecelerine döktü, yemek saati bitmeden odadan çıktı.
Masasına baktı adam bir süre, sevmediği adamların masalarına da baktı, ofis içinde kamera yoktu, kiminin çekmecesini bozdu, kiminin koltuğuna işedi, kiminin bilgisayarından bir parça söktü, kiminin kağıtlarını alt süt etti, kimininkine şüphelenilsin diye izler bıraktı, kendi masasına da çakısıyla ağıza alınmayacak küfürler kazıdı.
Asansöre bindi adam sonra, dışarı çıktı, tam yemekten dönüş saatiydi, herkes içeri girerken o dışarı çıkıyordu ve gülümsüyordu açık açık.
Tezatlaşıyordu adam, garip gizlilik ilkesi yok oluyordu ve daha çoğunu istiyordu sanki.
Minibüs durağına gitmekten vazgeçti adam, şirket otoparkına gitti gülümseyerek, kamera vardı, adam kameralara baktı bu sefer, çakısını gösterdi kameralara, arabaları da gösterdi, sonra adam çok kötü şeyler yaptı bir süre çakısıyla arabalara.
Eve taksiyle döndü adam, dönerken kasaptan et, büfeden içki aldı.
Akşama kadar uyudu adam, uyanınca balkonda mangal yaktı, içki içti, yüksek sesle müzik dinledi, hatta şarkı söyledi.
Kimse bir şey diyemedi adama, delirdiğini sandılar, gece boyunca evinin önüne park edilecek mi diye de bekledi adam, gece boyunca park edilmedi.
Adam yatağına zor attı kendini sabaha karşı, uzun süredir ilk kez böyle bir iştahla ve mutlu giriyordu yatağa.
***
Gök gürledi gece, yıldırım düştü, şimşek çaktı, fırtına koptu.
Soğudu hava, evsizler dondu, yağmur yağdı, sel oldu.
Bir silüet çıktı evin birinden, zor uçuyordu ve zor yükseldi göğe, atmosfere dek çıkamadı tabi, hava aydınlanıyorken caddenin köşesine düştü.
Bir silüet ölüsü gören gözler ilk kez, şaşkındı.
Ve adam bir daha asla uyanamadı ve aslında asla varolmamışçasına kimsesizmiş ki adam, uzun süre bunun farkına varılamadı…
EYLÜL 2017