Düşlerin, Hayallerin Tarihi İstanbul Oyuncak Müzesinde.

Santa Maria Draperis Kilisesi
Ocak 23, 2024
Pera Müzesi
Ocak 25, 2024

Düşlerin, Hayallerin Tarihi İstanbul Oyuncak Müzesinde.

Düşlerin, Hayallerin Tarihi

İstanbul Oyuncak Müzesinde

 

Ziyaretçiler, çocuklarının ellerinden tutarak giriyorlar kapıdan içeri… Çıkarken, öteki ellerinden de kendi çocuklukları tutuyor!
Böylesine güzel bir davete, tereddüt ile yaklaşmak bile olanaksız olabilir, hatta insanın içine bir, ‘haydi kalkın gidiyoruz’ heyecanı yerleşebilir. Ne dersiniz? Sahiden de yaşayabilir miyiz o duyguyu? Yani sahiden de bir zaman yolculuğuyla zamanın içinde bir yerlere gitmekten çok daha öte bir şey bu, tüm zamanlarımızı aynı saadetle yaşayabileceğimiz bir anı tadabilir miyiz bu sayede?
Sunay Akın’ın okumuş olduğum tüm kitaplarının son sayfalarında yukarıdaki davet yer alır. Kitabın konusu ne olursa olsun, ister hüzünle bitsin ister özlemle ister neşeyle, Sunay Bey her seferinde yapar bu daveti. Ayrıca hiç okumadıysanız hemen söyleyeyim; öylesine çok şey yazar ve o yazana değin öylesine görünmez, bilinmez, anlamlandırılamaz şeylerdir ki yazdıkları, hani sahiden o söylemese, çekip çıkarmasa bulunduğu gizden öykülerini ve insanlarını, karanlıkta kalır pek çok şey. İşte tam da bu nedenle, o derin ve bilinmez karanlıkta bulunan detay hazinelerini önce kendi sonsuz merakını gidermek için, sonra da bu karanlıktan kurtarıp göz alıcı aydınlıklarımızda bize servis etmek için harcadığı emek, -bir yönüyle de şair olan yazara en güzel iltifat kabul ettiğim biçimiyle- şairanedir.
Müze’ye dönersek, Sunay Akın detaycılığının işareti olarak bir 23 Nisan (2005) günü ziyarete açılan müze, içerisinde yaklaşık 300 yıllık bir zaman dilimine ait onlarca oyuncak barındırırken, aynı zamanda insanlara bu oyuncakları tarihi bir serüvenin parçası olarak şık bir sunumla sergileyen, gerçekten de tüm yaş gruplarına ayrı tatlar verecek fakat benzer heyecanlar yaşatacak bir tarzla hazırlanmıştır.
Fakat belki de koridorlarında sürekli aynı sohbetlerin yaşandığı bir yer canlanmıştır zihninizde, öyleyse tereddütle yaklaşın bu fikrinize. Çocukluğunuzu düşünün, varsa en sevdiğiniz oyuncağınızı, yoksa oyuncaksızlığınızın hüznünü ve hayallerinizi. Ama en çokta çocukluğunuzda bir oyuncak müzenizin olmayışına hiç hayıflanmadan, çocuklarınızın çocukluklarında yaşadıkları bu mutluluğun en az onlar kadar tadını çıkarabilmek için, yaşınız kaç olursa olsun yeniden çocuk olduğunuzu düşünün. O zaman inanın bana keyfini hiçbir şeye değişmeyeceğiniz bir alemin içine dahil olacaksınız. Benden söylemesi…
(Bir oyuncak müzesi davetinde daha çok yetişkinlere hitap ettiğimin farkındayım. Bunun birinci sebebi davetin kendisinin de çocuklarının ellerinden tutan yetişkinlere yapılması, ikinci sebebiyse yine davetin kendisinin ikinci bölümünde, ellerinden tutulması gereken diğer çocukların davetlilerin bizzat kendilerine dönüşmüş olmalarıdır 🙂
… ve ayrıca da söylemesem olmaz; Kız Kulesi’nde bir Şiir Cumhuriyeti fikri, fikrimce okuduğum andan beri söylüyorum, yaşadığım şehir için kurgulanmış en estetik plandır. Beni yazdıklarınızla böylesine güzel hayaller kurmaya teşvik ettiğiniz için sahiden çok teşekkür ederim Sunay Bey…

Oğuz SARITEPE 

İstanbul Tarihi ve turistik yerler

Bizi Facebook adresimizden takip edin

sehrinhikayesi@gmail.com

 

Comments are closed.